Âşık Remzâni

 

 

 

HİLMİ DEDEBABA   34

 

Hazırlayan:  Hasan OYTUN

 

            Mehmet Ali Hilmi Dedebaba 1842’de doğmuş ve 1907 yılında Hakk’a yürümüştür. Mehmet Ali Dedebaba diye de tanınır. Mahlası, yani yol adı Hilmi dir. Ondokuzuncu yüzyılda yaşamıştır. İstanbul’lu dur. Babası, Sultan Ahmet yakınındaki Güngörmez Camii’nin imamı Nuri Efendi’dir. Annesi Emine Hatun’dur. Hem annesi hem de babası Merdivenköy Şah Kulu Sultan Tekkesi postnişini Hasan Baba’dan nasiplidir. 1857 yılında Bektaşiliğe giriş yapmıştır. 1864 yılında Şah Kulu Sultan dergahının postnişininin Hakk’a yürümesinin ardından bu posta oturur. Merkez dergah olan Hacı Bektaş Dergahında o yıllarda görev yapmakta olan Selanikli Hacı Hasan Baba’dan, Mehmed Yesari Baba’nın rehberligi ile hilafet alır. İstanbul’da Şah Kulu Dergahını genişletir, görevine burada devam eder. Önce tekkenin kış meydanı yanına gömüldüğü bilinir. Daha sonra ise, akrabaları tarafından kabri nakledilir, sağlığında yaptırmış olduğu, Gözcü Baba bahçesindeki özel mezarına taşınır.

            Edip Harabi'de Hilmi Dedebaba'dan nasibini alan aşıklarımızdan birisidir. Mehmet Ali Hilmi Dedebaba’nın birçok Bektaşi babası gibi şiirleri vardır. İyi bir şairdir. Hilmi mahlasıyla şiirlerini yazmıştır. Divanı 1909 yılında ahmed Mehdi Baba tarafından basılmıştır. Daha sonra, 1909 yılında Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba tarafından, sözlük eklenmesiyle birlikte, yeni yazıya çevrilerek tekrar yayımlanmıştır. Hilmi Baba’nın divanında, 2666 beyit bulunur.

 

-1-

Âbidân-ı Mustafâ'yız biz Hüseynîlerdeniz
Âşıkan-ı Mürtezâ'yız biz Hüseynîlerdeniz

 

Bâşımız top eyledik şâh-ı şehîdan aşkına
Can feda-yi Kerbelâ'yız biz Hüseynîlerdeniz

 

Nola mecrûh eylese a'dâ bizim endâmımız
Mest-i sahbâ-yi cefâyiz biz Hüseynîlerdeniz

 

Tîr-ita'n-ı zâhide kıldık hedef biz sînemiz
Hâsıl-ı derd ü belâyız biz Hüseynîlerdeniz

 

Âteş-iHubb-i İmâmeyn ile yansun cismimiz
Sûz-i aşka mübtelâyız biz Hüseynîlerdeniz

 

Hamse-iehl-i kisâdır serde tâc-ı fahrımız
Derviş-i bâb-ı rızâyız biz Hüseynîlerdeniz

 

HacıBektaş-ı Veli'dir pîrimiz Hilmi Dede
Bende-i Âl-i abâ'yız biz Hüseynîlerdeniz

 

-2-

Adem libas harfle imla bir gelir

Tekmil edip meratibenle a'laya bir gelir

 

Ne cism-i basit ve ne mürekkep olur vucud

Ahir-i huvas hamse-ı ra'naya bir gelir

 

Her nakşı renge girip suret-i arz edip

Sonra cemal-i hüsna ile dünyaya bir gelir

 

Cismin sefinesine Nuh can olur süvar

Bahr-i Muhit ve kevn temaşaya bir gelir

 

Nefer-i nefs-i natika Hakk'ın kelimidir ezel

Bu tur tendat tecellaya bir gelir

 

Mehd-i vucuda ruh-u mukaddes verip şeref

Emvat cismi natb ile ahyaya bir gelir

 

Adem odurki marifet-i nefsini anlayıp

Vahdet deminde menzil-i alaya bir gelir

 

Hilmi beka-yı zat ile bil noktayi sırrını

Adem vucud-u nüsha-ı kubraya bir gelir

 

-3-

Alemi imkana geldik cismimiz can eyledik

Zahir oldu sırrı vahdet canı canan eyledik

 

Mü'mine mir'at olup mü'min tecelli eylemi

Sema veçhullah'ı biz her yüzde seyran eyledik

 

Sureti manada bir gördük, sıfi zati biz

Hakkı bir bildik, biz ezel hakkıyla ikame eyledik

 

Kahrın lütfun bir bilip yarin safayap olmuşuz

Allemel esma rumuzunu bildik isan eyledik

 

Zakir mezkür cümle hakdır ey Hilmi Dede

Men aref sırrını görüp tahriki irfan eyledik

 

-4- 

Aşık ol derdile yanıp yakıla subh u mesa,
Eriyip şem’ sıfat hasıl ede şavk u ziya.
 
Tuta bir mürşid-i canan eteğin can verip,
Erişe menzil-i maksuda kılıp kesb-i beka.
 
Kalb mir’atını pak ede gubar-ı gamdan,
Görüne kendine ol ayineden nur-ı lika.
 
Paklıkdan yete  bir  hale  ki  safi dil olup,
Her neye kılsa nazar görmeye Hakdan ma’ada.
 
Bezm-i aşk içre görüp nazmımı derler Hilmi,
Her sözün bir varak-ı hikmet-i gencine küşa.
 
-5-
Aşk bir genc-i hakikatdir muhabbet cevheri,
Maden-i şebir u şibr-i can olur kıymet ana.
 
Hazret-i Zeynu’l-aba’nın mah u kevn bir zerresi,
Vech-i yehdillahi li-nurihi oldur mimmen yeşa.
 
Kıble-i  rah-ı hakikat  rahnuma-yı  rah-ı din,
Hazret-i Bakır u Ca’fer, Musa-yı Kazım u Rıza .
 
Şah-ı Naki ve ba-Taki’nin hak pa-yı devleti,
Tutya bahşa-yı ferdir çeşm-i cana daima.
 
Hamdülillah Askeri’nin askeri olduk bugün,
Şahımız Mehd-i  devrandır veli-i sahib-i liva.
 
Menzil-i tecride erdim hırs-ı nefs-i terk edip,
Hacı  Bektaş  Veli’nin  çakeriyim  bi-riya.
 
Aşık-ı sadık olup aşkın yolunda şükr kim,
Hilmi canım rahına kılmaklığa geldim feda.

 

-6-

Âyinetuttum yüzüme,

Ali göründü gözüme
Nazar eyledim özüme,

Ali göründü gözüme

 

Âdem Baba Havva ile,

Hem Allemel'esmâ ile
Çerhi felek semâ ile,

Ali göründü gözüme

 

Hazreti Nuh Neciyyullah,

Hem İbrahim Halilullah
Sinâ'da Kelimullah,

Ali göründü gözüme

 

İsâ'yı Ruhullah oldur,

İki âlemde Şah oldur
Müminlere penah oldur,

Ali göründü gözüme

 

Ali evvel Ali âhır,

Ali bâtın Ali zâhir
Ali tayyib Ali tahir,

Ali göründü gözüme

 

Ali candır Ali canan,

Ali dindir Ali iman
Ali Rahîm Ali Rahman,

Ali göründü gözüme

 

Hilmî gedayi bir kemter,

Görür gözüm dilim söyler
Her nereye kılsam nazar,

Ali göründü gözüme

 

-7-

Ayn u ebru mescid u mihrab u minberdir bana,
Secdegahım  kıble-i  didar-ı  dilberdir bana.
 
Hal-i ruhsarın imiş maksad hacerü’l-esvadden,
Şükür kim yüz sürmeğim her dem müyessirdir bana.
 
Ay yüzü  ve’ş-şems  hattın  vel-kamer ayetleri,
Ruz u şeb çeşmimde nur-ı mehter-i enverdir bana.
 
Gülşen-i adn içre tuba-yı hakikatdir kadin,
Her nihal-i nahl-ı ni’emin vaslı hoşterdir bana.
 
Talib-i cam-ı behiştim sun lebin kandır beni,
La’l-i nabın şerbeti sahba-yı kevserdir bana.
 
Zülf ü gamzen arasında can u dil gidip gelir,
Her taraf umre tek bir haccü’l-ekberdir bana.
 
Ka’be didarının müştakı olmuşdur gönül,
Hilmiya gel tut delil-i aşkı rehberdir bana.

 

-8-

Bihamdillah haber aldım yine cânân otağından
Gelür subh ü mesâ bûy-i hakikat Hırka Tağı’ndan

 

Zülâl-i bâde-i aşka virüpdür neşe-i sâni
Akar seker bîkârı mesel zemzem Dede Bağı’ndan

 

Hakikat ni’metinin ehl-i inkâr lezzeti bilmez
Ne bilsün tutmamış nân ü nemek pîrin ocağından

 

Sürüp hâk ü der dergâh-ı pîre vechin ey âşık
Uyandır kalb kandilin Balım Sultan çerâğından

 

İdenler Hazret-i Hünkâr’a candan kulluk ey Hilmî
Olur dilşâd ile âzâde elbet gam bucağından 

 

-9-

Bu âlem kim görürsün bir tecelli-gâhdır câna
Kimi âkil kimi mecnûn kimi âgâhdır câna

 

Kimi zâlim kimi mazlûm kimi fâsık kimi ma’sûm
Kimi âbid kimi zâhid kimi gümrâhdır câna

 

Kimi âlim kimi câhil kimisi mürşid-i kâmil
Kimi müflis kimi de sadr-ı ulvi câhdır câna

 

Sunûât-ı İlâhidir bu ef’âl-i tenevvü hep
Her eşyâ bir tecelli-i mahzar-ı billahdır câna

 

Münezzeh cümle eşyâdan aceb sırr-ı hafîdir bu
Görünen her mezâyâdan yine ol şâhdır câna

 

Bu kîl ü kâl bu kesret olupdur perde-i vahdet
Görinen perdeden yine Cemalullahdır câna

 

Gören kimdir görünen kim bu vahdet-hânede Hilmi
Gören de görünen de cümle nûrullahdır câna

 

-10-

Celîl-i nazm-ı aşkı enver-i ruhsâre yazmışlar
Ulûm-ı minedin sırrın ulü’l-ebsâre yazmışlar

 

Kirâmen kâtibin evvel sücûd-ı âyet-i seb’â
Hutût-ı heft harf ile cemâl-i yâre yazmışlar

 

Okudum mushaf-ı hüsnünde yârin semme vechullah
Hakîkat Ka’besin esrârını dîdâra yazmışlar

 

Gel ey zâhid dem-i âdemdesin insâniyet kesb it
Rümûz-ı ahsen-i takvîm-i aşkı yâre yazmışlar

 

Yıkarsa kalbin a’dâlar iriş bir mürşîd-i zâta
Gönül ta’mirinin keşfini ol mi’mâra yazmışlar

 

Göründü şabbı emred sûretinde aynuma bir er
Bu vech-i ma’nevi Hilmî cem-i ikrâra yazmışlar

 

-11-

Dost cemâlin görmeğe, Her bir âzam göz oldu
Pâyine yüz sürmeğe, İçim dışım yüz oldu

 

Cûş etti can aşk ile, Doldu gönlüm zevk ile
Buldum yâri şevk ile, Geceler gündüz oldu

 

Dost iline varmağa, Varup yâri görmeğe
Kalmadı dere tepe, Dört yanım dümdüz oldu

 

Dağ u sahrâ serteser, giydi yeşil câmeler
Rindane iyd-i ekber, Çün bu gün nevrûz oldu

 

Her eşyâ bir harf olmuş, Hem mazruf hem zarf olmuş
Aceb ilm-i sarf olmuş, Bir nokta bin söz oldu

 

Kalmadı gayri ağyâr, Yar ile doldu diyâr
Ref' oluben bir ü târ, Her taraf efrüz oldu

 

Hilmiyâ bâzâra gel, Nakd-i cânın ver evvel
Gevher-i aşk ezel, Sanma kim ucuz oldu

 

-12-
Düşdi gönlüm ey sanem kirpiklerin sevdâsına
Cân u cihân virmişem ebrûların arasına

 

Gelmiş cemâlin şânına nûrun alâ nûr âyeti
Ya ben nice dil virmeyem yârin ruh-ı zîbâsına

 

Hüsnün gören âşıklara cennet visâlündür senin
Müştâk olanları hısâb kâmetin tûbâsına

 

Nergis gözün yağmalamış imân u akl-ı âşıkı
Kimdir aceb karşu duran yağmurun yağmasına

 

Yûsuf misâli niceler çâh-ı zenehdânındadır
Aşk ehli olmuşlar esîr-i zincir-i zülf arasına

 

Yandım yıkıldım ey sanem Allah içün kandır beni
Dil-teşneyem ben tâ ezel la’l-i lebin sahbâsına

 

Lutf eyleyüp Hilmi Dede cânânımız kılsa kabûl
Ben cânumı nezr itmişim bezm-i safâ-efzâsına 

 

-13-

Ehl-i şevkiz meşrebi rindaneyiz Bektaşiyiz

Zahid-i bedulara biganeyiz Bektaşiyiz

 

Merd-i tecridiz alaikten geçüp olduk beri

Bi tekellüf saldn-i meyhaneyiz Bektaşiyiz

 

Bi garaz bu bezm-i işrethane-i alemdeyiz

Cam-ı aşk u şevk ile mestaneyiz Bektaşiyiz

 

Malik-i genc-i rümuzuz bizdedir dürr-i Necef

Gerçi zahirbine biz viraneyiz Bektaşiyiz

 

Mürg-i şehbaz-ı kadimiz asman-ı feyzde

Tair-i takdis ile hem taneyiz Bektaşiyiz

 

Sabitiz ikrarımızda şekkimiz yoktur bizim

Ahd-i yar ser veren merdaneyiz Bektaşiyiz

 

Canımız kıldık feda Hilmi cemalullaha biz

Şem-i aşka yanmağa pervaneyiz Bektaşiyiz

 

-14-

Ey şeha a'dalara ali himem keşlik nedir

Kale-i vaslına ihsanı keremkeşlik nedir

 

Rehgüzannda hezar üftadeler pamal olur

Goncai hüsnün için dillerde demkeşlik nedir

 

Dehre bir alemnüma olmuş cefa pişe henüz

Gül güler serkeşlenip bülbülde gamkeşlik nedir

 

Görmemek güçtür görüp ah eylemek müşküldürür

Hemdem-i vuslat için dilde elemkeşlik nedir

 

İllere rengin edalar ile reftar eyleyip

Hilmi-i meftununa derdi sitemkeşlik nedir

 

-15-

Eyledim nakd-i dili bir mah ranaya feda,
Şem’-i cemde uyanan ruhları şem’aya feda.
 
Cevher-i aşkım olan maye-i cismim güheri,
Leb-i  la’linde  olan  lü’lü-i  la laya  feda.
 
Andelib dil ve can sahn-ı çemende ey dost,
Gül yüzünde açılan gonca-ı zibaya feda.
 
Ciğerim kanlı kebabı senin ey nergis-i mest,
Cem vaslında olan saki-i sahbaya feda.
 
Ma hasale hun-ı derunumda olan nafe-i dil,
Çin-i  zülfünde  olan  anber-i saraya feda.
 
Hilmiya beslediğim ten kafesinde olsun,
Tuti-i tab’ım o kand-leb-i humraya feda.

 

-16-

Ferah-ı devleti dil bulsa da bir bulmasa da
Tâlib-i vuslat olan gülse de bir gülmese de

 

Menzil-i aşka eren sıdk ile ehl-i hâle
Gam u ş”âd”i-i felek olsa da bir olmasa da

 

Gözümün yaşı ile beslediğim âlemde
Gül-berk-i emelim solsa da bir solmasa da

 

Bâde-i la’l-i lebinden kanan ehl-i aşkın
Kadehi bâde-i semm tolsa da bir tolmasa da

 

Hilmiyâ Gülşen-i vahdetde ne gam zâhid-i har
Gonce-i ömrüm eğer yolsa da bir yolmasa da

 

-17-

Gönül keştîsiyle bahr-i mihnette
Girdâb-ı gamdayım yetiş yâ Ali
Emvâc-ı firkatle hâl-i hayrette
Girdâb-ı gamdayım yetiş yâ ali

 

Sensin bize dâim hallâl-i müşkil
Sensin eden bizi necâta vâsıl
Koyma bizi bahr-i elemde sâfil
Girdâb-ı gamdayım yetiş yâ Ali

 

Şâd olsun gönlümüz gamdan kurtulsun
Gam yerine zevk u mahabbet dolsun
Senin âşıkların ağlarken gülsün
Girdâb-ı gamdayım yetiş yâ Ali

 

Lütfundan yolumuz eyle küşâde
Bu kulların gamdan olsun âzâde
Deryâ-yi hayrette gönül üftâde
Girdâb-ı gamdayım yetiş yâ Ali

 

Sensin benim ancak hısn-ı hasînim
Senden meded diler kalb-i hazînim
Berde vü bahirde sensin muînim
Girdâb-ı gamdayım yetiş yâ Ali

 

Ey dâver-i âlem ey zât-ı ekrem
Eyle bizi lûtf u feyzinle hurrem
Sensin bana matlûb seni isterem
Girdâb-ı gamdayım yetiş yâ Ali

 

Ey dâver-i âlem ey zât-ı ekrem
Eyle bizi lûtf u feyzinle hurrem
Sensin bana matlûb seni isterem
Girdâb-ı gamdayım yetiş yâ Ali

 

Afveyle cürmümüz eyle şefâat
Zâhir bâtın sensin Şâh-ı velâyet
Hilmî kulun diler senden mürüvvet
Girdâb-ı gamdayım yetiş yâ Ali

 

-18-

Hak Muhammed Ali kurretü’l-aynım
Aman ya Hasanım meded ya Hüseynim

İkrâr u imânum şâh Hüseynim
Aman ya Hasanım meded ya Hüseynim

 

Ali Zeyne’l-abâ Bâkır u Ca’fer
Cennet-i a’lâda sâki-i Kevser
Âl-i Muhammed şâfi-i mahşer
Aman ya Hasanım meded ya Hüseynim

 

Musâ Kâzım’dır penâh-gâhımız
Hakka giden hakdır toğru râhımız
Biz bendeyiz anlar pâdişâhımız
Aman ya Hasanım meded ya Hüseynim

 

Aliyü’r-rızâdur kıble-i hâcet
Muhammed Tâkî’dir sâhib-kerâmet
Aman ya Hasanım meded ya Hüseynim

 

Hasanü’l-askerî ka’be-i irfân

Muhammed Mehdî’dir sâhibü’z-zamân
Âl-i Muhammed’dir derdlere dermân
Aman ya Hasanım meded ya Hüseynim

 

Fahr-ı risâletdir öz dedeleri

Hadicetü’l-kübrâ hem ceddeleri
Fatımatü’z-zehrâ vâlideleri
Aman ya Hasanım meded ya Hüseynim

 

On iki imama bendeyiz bende
Anların aşkıyla gönlümüz zinde
Hubb-ı sıbtįn ile olduk ferhunde
Aman ya Hasanım meded ya Hüseynim

 

Pîrim Hacı Bektaş evlâd-ı Haydar
Âl-i Muhammed’den toğdı ol gevher
Hilmi Dede pîrim uşşâka rehber
Aman ya Hasanım meded ya Hüseynim 

 

-19-

Hanbağı'na kurulmuş âşıkların otağı
Gülzâr-ı aşk olubdur aşk ehlinin durağı

 

Gelpîr evine âşık eyle özünü puhte
Yanuptur aşk od'una erenlerin ocağı

 

Haknûr-i kudretinden lûtf eyleyüb uyarmış
Mahşerde dahi sönmez âşıkların çerâğı

 

Ey saki-i meveddet, sun bize aşk meyinden

Pus eylesün hemişe mestaneler ayağı

 

Mescûdumuzcemâl-i yâr olduğun nihan tut
Fâş olmasun bu esrar vardır yerin kulağı

 

Girkalb-i mü'mine sen her cânibe sücûd et
Tefrîk olur mu beytin etrâfı sol u sağı

 

Hilmîözün hemişe dervîş-i derdmend et
Dostun müdâm oluptur derdli gönül konağı

 

-20-

Her dem gönlümde zikrim

Aman ya Murtaza Ali

Evvel ahir budur fikrim

Aman ya Murtaza Ali

 

Gece gündüz ibadetim

Secde eyleyüp taatim

Zikr fikrim münacatım

Aman ya Murtaza Ali

 

Görünen bu can gözüme

Nazar eyleyen özüme

Halavet veren sözüme

Aman ya Murtaza Ali

 

Efendimsin sen ezeli

Seni bildik lem yezeli

Kalp ve sinemde yazılı

Aman ya Murtaza Ali

 

Görünen hem gören sensin

İşitip söyleyen sensin

Bu kudret i veren sensin

Aman ya Murtaza Ali

 

Arş kalbimde mahmudum

Sensin matlup ve mabudum

İki alemde maksudum

Aman ya Murtaza Ali

 

Hac ve zekat ve namazım

Savm ı salat ve niyazım

Sensin benim çare sazım

Aman ya Murtaza Ali

 

Ehli beytin bendesiyim

Aşıklar efendisiyim

Bir ayn şermendesiyim

Aman ya Murtaza Ali

 

Şahım sen merhamet eyle

Hilmi 'ye mürüvvet eyle

Mahşer günü şefkat eyle

Aman ya.Murtaza Ali

 

-21- 

Kaşınla kirpiğin zülfün senin ey kâmet-i zîbâ
Biri misk ü biri anber birisi sünbül-i ra’nâ

 

Cemâlün hüsn ü ânun ruhları âlün gül-endâmın
Kamer-tal’at melek-haslet perî peyker saçı leylâ

 

Gözün âhû dişün incû dehânun hokka-i dârû
Nigâhun cân virür mürde dile nutkun ider ihyâ

 

Müselsel turre-i kisvelerin hable’l-metin olmuş
Mühelhel sûretin uşşâka nûr-ı urvetü’l-vüskâ

 

Kulağın mahzen-i hikmet meşâmın bûy olur Hak’dan
Dudağun çeşme-i kudret lisânun kenz-i lâyüfnâ

 

Vücûdun Tûr-ı Sinâsı tecelligâh-ı Mevlâ’dur
Göründü dest-i pâkünden zihi sırr-ı yed-i Beyzâ

 

Tavaf eyler melâik ins ü cin Hilmî Dede ey yâr
Yüzün beyt-i muazzamdur cemâlün kıble-i ulyâ

-22-

Men aref sırrına irdin ise âdem oldun
Yohsa her sûret-i insan olan olmaz hûş-yâr 
Eğerçi men aref sırrından âgâh oldısa nefsün
Olur idrâk iden Rabbisini kâmil beşer yâhû

Bâ-yı Bismillahirrahmanirrahimden ibtidâ
Ders alıp pîrimden itdüm râh-ı aşka iktidâ
Nokta-i bâdır tarîk-ı sırr-ı feyz-i mustakîm
Şehr-i ‘ilmin şâhıyum didi Ali-i bâ-behâ

Kabe kavseyn olduğun bildim anunçün ey nigâr
İki kaşındır senin mihrâb-ı ev ednâ bana
Ahd ü peymân eyleyip bağlandım aşkun bendine
Turre-i kisvelerden gider urvetü’l-vüskâ bana

Yazdı levh-i kâinata kilk-i kudret kâf ü nun
Yek nazarda oldı peydâ külli şeyün yusaddirûn
Nûş idince câm-ı mevti aşk ile Hilmi Dede
Gûş idenler diyeler innâ ileyhi râciûn

 

-23-

Menzil-i mi’râca mahbûb-ı Hak itdükde urûc
Nûr-ı vechinden münevver oldu encümle bürûc

 

İndiler gökden yere teşrifin istikbâl içün
Eyledi bürc-i esedden şems ü mâh ol dem içün

 

Semme vechullahdan ref oldu cümle perdeler
Kabe kavseyne irüp itdi harem-gâha vülûc

 

Âşikâr itdi kamu sırr-ı hafiyi Hak sana
Kıldı genc-i a’zâmı esrâr-ı kalbinde dürûc

 

Yâ Resulullah koma zulmetde Hilmî mücrimi
Nûr-ı vechin oldu bezm-i enbiyâ içre bülûc

 

-24-

Mey ü mahbûb arzu kıldığım ayb itme ey vâiz
Mey ü mahbûb olan yirde olur her şeb sabâ meclis


Hak-şinâs ol ey güzel fehm eyle kendi nefsini
Kîl ü kâl-i vâ’ize uyma kelâmı muhtelif

Vâiz fikr it hâlet-i merdâne-i aşkı
Bir mûr-ı dile değme Süleyman’ı üzersin

Hakdan özge nesne yok âlemde ey vâ’iz ıyân
Hak nazar kıl kim hemîn Hak’dan ibâretdür cihân

Mest olup vahdet şarâbından bugün Hilmî Dede
Söyleyen Hak’dır bu nutkı eyleme vâ’iz gümân

 

-25-

Nûr-ı kandîl-i mu’allâdır Huseyn-i Kerbelâ
Revnak-efzâ-yı musallâdır Huseyn-i Kerbelâ

 

Tayyib u tâhir, mutahhardır sıfât u zât ile
Rics-i isminden müberrâdır Huseyn-i Kerbelâ

 

Râhına canlar fedâ cânân-ı âlemdir ezel
Cevher-i hüsn-i mücellâdır Huseyn-i Kerbelâ

 

Bûy-ı aşkıyla mu’attardır dimâğ-ı âşıkân
Cu’d-ı müşgîn-i mutarrâdır Huseyn-i Kerbelâ

 

Zübde-i âl-i Muhammed’dir vücûd-ı nâziki
Mâye-i feyz-i musaffâdır Huseyn-i Kerbelâ

 

Seyyid-i şübbân-ı ehli’l-cenne’dir çün lâ-cerem
Dâver-i sadr-ı müvellâdır Huseyn-i Kerbelâ

 

Zikr ider nâm-ı şerîfin rûz u şeb Hilmî müdâm
Sırr-ı esmâya müsemmâdır Huseyn-i Kerbelâ

 

-26-

Nûr-ı vechündür habîbüm kıble-i ulyâ bana
Ka’be-i dîdârun yüzündür Mescidi’l-aksâ bana
Kabe kavseyn olduğun bildüm anunçün ey nigâr
İki kaşındır senin mihrâb-ı ev ednâ bana

 

Ey sıfatın âyet-i hedinehü’s-sebil
Oldu zâtın nûr-ı sübhânellezi isrâ bana
Ahd ü peymân eyleyüp bağlandım aşkın bendine
Turre-i kisvelerden gider urvetü’l-vüska bana

 

Âb-ı zemzem menbaı çâh-ı zenehdânındadır
La’l-i nâbun çeşmesidir Kevser-i hamrâ bana
Ravza-i hüsnündür âşıklara Dârü’n-na’im
Cennet içre kâmetündür sidre-i tûbâ bana

 

Bezm-i hâssından bu Hilmî bendeni dûr eyleme
Sensiz ey cânân gerekmez dünyâ vü ukbâ bana
Gazel-i müzeyyel şeklinde yazılmış diğer bir şiirde
Cismimi kıldım fedâ aşk ile cânân Ahmed’e

Yalınız cismim değil olsu fedâ cân Ahmed’e

 

-27-

Oldu gül ruyun görüp gülşende gül hayran sana,
Andelib-i  gül değil hayran bütün devran sana.
 
Taraf-ı ruhsarında rengarenk olup nakş-ı ezel,
Bir basat-ı renk-i nev olmuş şükufistan sana.
 
Çin-i zülf-i anberin düşdükçe zıllı vechine,
Hoş hayal olmuş çemende sünbül ü reyhan sana.
 
Reşkden sahraya düşmüş müşk-i ahu-yu hoten,
Ol kadar ziba yaraşmış nergis-i mestan sana.
 
Böyle hüsn-i endamla gördükde kad-ı nazikin,
Hakk için guftare gelsin kim demez canan sana.
 
Nakd-ı hüsnün ver alıp bend et kemend-i zülfüne,
Iyd-ı vaslında yeter bu Hilmi koç kurban bana.

 

-28-

Rıza  babında bir  hak  vücudum  hakpay-asa,
Gubar-ı rah-ı aşkım mahva erdim gird-i cay-asa.
 
Kılıp çak-ı geriban tir-i ta’na hem gögüs verdim,
Bu  endam-ı  tenim surah  surah oldu  ney-asa.
 
Gam-ı aşk ile şol denlü zayıf oldum ki el-hasıl,
Büküldü kad-ı mevzunum yed-i firkatle pay-asa.
 
Bi-hamdülillah ki yokluk içre kesb etdim kamu varım,
Benim ol küntü kenzen lillahi göründüm bir geday-asa.
 
Tecerrüd asumanından doğunca Hilmi kemter,
Münevver etdi meydanı şeb-i vuslatda ay asa.

 

-29-

Şah-ı iklim-i velayetdir Hüseyn-i Kerbela,

Sıbt-ı sultan-ı risaletdir Hüseyn-i Kerbela,

Sahib-i genc-i adaletdir Hüseyn-i Kerbela,

Şafi’-i ruz-ı kıyametdir Hüseyn-i Kerbela,

Mahzar-ı feyz-i şehadetdir Hüseyn-i Kerbela.

 

Cedd-i pakıdır cemi’ enbiyanın mefharı,

Valid-i zi-şandır cümle veliler serveri,

Ceddesidir müminin ve müminatın maderi,

Bıd’a-i nur-ı nebüvvetdir o zatın masdarı,

Nur-ı kandil-i seyadetdir Hüseyn-i Kerbela.

 

Ol Hasan hulki’r-rıza kim kurretu’l-ayn-ı resul,

Mader-i valasıdır sıbt-ı nebi necl-i betül,

Mukteda-yı ehl-i imandır bular zat-ı fahul,

İktida etmek olmuşdur bize erkan-ı usul,

Şem’-i mihrab-ı imammetdir Hüseyn-i Kerbela.

 

Sulb-ı pakı eyledi kevneyni envar ile zeyn,

Seyidü’l-seccad Ali zeyne’l-aba necl-i Hüseyn,

Al-i yasin ile doldu hamdün lillah hafekeyn,

Selsebil feyzinin müştakı olmuş hur u ayn,

Merkez-i bab-ı saadetdir Hüseyn-i Kerbela.

 

Hazret-i sultan Bakır’dır veli-i zül-celal,

Ca’fer-i Sadık imam-ı mukteda-yı ehl-i hal,

Hami-i din-i Muhammed mahzar-ı fazl u kemal,

Musa Kazım Ali Musa er-rıza ferhande fal,

Evc-i a’la-yı şerafetdir Hüseyn-i Kerbela.

 

Pertev-i misbah-ı kudretdir Taki bedrü’d-düca,

Enver-i hurşid-i hikmetdir Naki fevku’l-a’la,

Askeri’dir Kehkeşan-ı ziynet efza-yı sema,

Mehdi-i sahib-i zamandır nir-i arş-ı hüda,

Şu’le bahşa-yı şeca’atdir Hüseyn-i Kerbela.

 

Hacı Bektaş-ı Velidir pirimiz hünkarımız,

Ol erenler serveridir mürşid-i dildarımız,

Biz güruh-ı naciyiz al-i abadır yarimiz,

Ehl-i aşkız böyledir Hilmi Dede ikrarımız,

Menba’-ı nur-ı hidayetdir Hüseyn-i Kerbela.

 

-30-

Tarîk-ı aşka gir cânâ sevâd-ı mâsivâdan geç
Makâm-ı terk ü tecride irüp nefs ü hevâdan geç

 

Rızâ vü emr-i Hakk’ı tut yapış bir dest-i mürşide
Vücûd-ı allemel-esmâyı bil şirk ü riyâdan geç

 

Hakîkat bâbının miftâhı aşk-ı sırr-ı alâdır
Dühûl itmek dilersen bezm-i hâssa hâs u lâdan geç

 

Hayâl-i nefs imiş âlemde hubb-ı saltanat zevki
Telebbüs it libâs-ı fakrı da havf ü recâdan geç

 

Bekâbillaha yetmeklik dilersen sen de ey Hilmi
Hased ü bugz ü tama’ kin tutma gel kibr-i fenâdan geç

 

-31-

Vakt olur ahval-i sadat-i seleften söyleriz

Dem güler ashab-ı sırrı men areften söyleriz

 

Gahi ol sultanı kasr-ı arifandan bahs açıp

Gabi şahı Kerbela gahi Neceften söyleriz

 

Şahı bahtı Hakkadır ikbalimiz Bektaşiyiz

Kıssamız birdir veli biz her taraftan söyleriz

 

Balsız arılar gibi sanma ki endaz eyleyip

Zahidi hodbin gibi hali saraftan söyleriz

 

Hilmiya bizden sanıp ta'n etmesün alem bizi

Biz ne dersek Hazret-i Hünkar Veliden söyleriz

 

-32-

Yazdı levh-i kâinâta kilk-i kudret kâf u nûn
Yek nazarda oldu peydâ küllü şey’in yesdurûn
 
Kendine kendini mir’ât etti eşyâ koydu âd
Semme vechullâhı seyretmek için hep mü’minûn
 
Her eser oldu müessirden ‘iyân ey merd-i Hakk
Küntü kenzin sırrını fehm etti andan nâzirûn
 
Gerçi abdiyyetle zâhir oldu Fahr-ı enbiyâ
Alem-i kudsiyyet ma’nada hatta dâimûn
 
Kalb-i âdemdir tecelligâh-ı Rabbi’l-âlemîn
Kim ki vâkıftır bu sırra oldu ehl-i fâizûn
 
Her mezâhirde sıfât-ı Hakk’ı izhâr eyleyen
Oldu bî-şekk cennet-i irfân içinde hâlidûn
 
Nûş edince câm-ı mevti aşk ile Hilmi Dede
Gûş edenler diyeler innâ ileyhi râci’ûn
 
-33-
Yarab bihakk-ı sure-i Yasin ve kaf  ha,
Ya rab bihakk-ı Fatiha ve nun ve hel eta.
 
Edva-ı nuru mihrin ile zinde kıl dilim,
Esrar-ı aşk-ı pak ile ve’l-leyli ve’d-duha.
        
Ebru-yı hatt-ı yare kıl öz aşina beni,
Ya rab bihakk-ı elif lam mim ra.
 
Ezkar-ı şükr u hamd ola her bir işim müdam,
İhsan  u  lutfile  kıldın  bana   i’ta.
 
Ya rab bihakk-ı ayet-i ma kane Muhammed,
Al-i Ali’den etme beni bir nefes cüda.
 
Ya rab bihakk-ı Muhammed u çar Ali imam,
Makbul-ı derine  olam  bende  daima.
 
Ya rab du Hasan ve yek Hüseyin ile,
Güya kıl öz zebanımı her demde Rabbena.
 
Ya rab bihakk-ı Ca’fer ve Musa-yı ruh-ı pak,
Ruz-ı cezada şefi’ olalar onlar bana.
 
Ya rab bihakk-ı çeharde masum-ı ehl-i beyt,
Mir!at-ı derunum et onlarla pür cila.
 
Evsaf-ı Hasan cemal-i Nebi ve Veli,
Bulsun sözümün evveli bunlarla intiha.
 
Gavvvas-ı bahr- aşk olup izhar idem nice,
Ya rab nazm-ı lü’lü’-i mercan-ı bi baha.
 
Ya rab bihakk-ı sure-i Kevser bu Hilmi’yi,
Kandır şarab-ı aşk ile ver neş’e-i  beka.

 

-34-

Zümre-i nâçîzleriz bende olup Hayder'e
Şîr-i Hudâ Mürtezâ safşiken ü safdere

 

Haybet-i Lâfetadan arz u sema titredi
Şiddet ile urunca penceder-i Hayber'e

 

Dest-i velâyet ile salladı Zul fikar'ın
Kesti yedi kat yeri darbedicek Anter'e

 

Şah-ı Velâyet Ali cümlemizin serveri
Kanberiyiz tâ ebed Kanber olan Kanbere

 

Kalbi seliminde çün hubbu Ali olanlar
Verdi Hüseyn aşkına bakmadı cân ü sere

 

Râhı mahabbetinde mest-i mey-i aşkolur
Cennet-i adn içinde talib olan kevsere

 

Mevt ü hayat elinde ol veli-i mutlakın
Mürdeler ihya olur kum deyicek makbere

 

Cennet ü duzah anın emrine fermanberi
Eyleye taksim o dem hâkim olub mahşere

 

Tâ ki çıkar nisbeti silsile-i ahdimiz
Âl-i Ali'den hemin Hazreti Peygambere

 

Mürşidimiz Muhammed rehberimiz Ali
Âşık olan can verir mürşid ile rehbere

 

İlk cihanda ebed kaygu çeker mi dahi
Sen ki şef'i olasın Hilmî gibi kemtere

 

 

                                                   -  Ozanlarımız  -