Âşık Remzâni

 

 

 

AŞIK ESİRİ   82

 

Hazırlayan:  Hasan OYTUN

 

Esiri'nin asıl adı Mehmet'tir. Babası Kasım Ağa Hekimhan'ın Hasançelebi bucağına bağlı Basak köyü halkından olup 18. yüzyılda yörenin en ünlü aşıklarından biri olarak bilinen Baboğ Dede'nin dördüncü oğludur. Kasım Ağa, Baboğ Dede'nin vefatından sonra kardeşlerinden ayrılarak Basak köyü yakınlarında bulunan Güvenç köyüne yerleşmiştir.

 

Mehmet (Esiri) 1843'de ailenin üçüncü çocuğu olarakGüvenç köyünde dünyaya gelmiştir. Köyde okuma yazma öğrenip günlerini çobanlık yaparak geçiren Mehmet, dedesi Aşık Baboğ gibi iyi saz çalar, usta malı şiirlerin yanında kendi deyişlerini de söylemeye başlayarak yakın çevresinde Aşık Mehmet olarak adını duyurur.

 

Aşık Mehmet 20 yaşına geldiği zaman artık kabuğuna sığmaz olur ve bir gün kardeşlerine "Benim özümde muhabbet coş eyledi. Ben Hacı Bektaş'ta Feyzullah Çelebi'yi ziyarete  gideceğim" diyerek köyünü terk edip  Hacı Bektaş'a gider. Feyzullah Çelebi'den manevi himmet alarak aşıklığını beyan eder. Aşığın sazını ve sözünü dinleyen Feyzullah Çelebi "Söyle Esiri'm sakla sırrımı" deyince  artık şiirlerinde Esiri mahlasını kullanmaya başlar.

 

Güvenç köyünde evlenen Esiri, ileri yaşına rağmen köyünü terk ederek çocuklarıyla yine Hekimhan 'ın merkez köylerinden Çulhalı köyüne yerleşir. 1913 yılında 70 yaşındayken Çulhalı köyünde vefat eden Esiri, bu köyde defnedilmiştir.

 

 

-1-

Afitap hüsnünde nedir bu nikap?

Sensiz nice olur seyranını dostum

Mübarek dilinden söyle bir cevap

Bir çift kelamına hayranım dostum

 

Sensiz bana bu dünyanın varlığı

Serim ere gördü ihtiyarlığı

Bu kahbe feleğin sitemkarlığı

Kan ağladı çeşmi giryanım dostum

 

Şerh edem ahvalim duyun gaziler

Serime yazılmış muhanet yazılar

Aşık maşuku, bülbül gülün arzular

Kavuşturdu kadir sultanım dostum

 

Kelpi rakip şaz oluben gülmeye

Yek yek yele her giz murat olmaya

Sultan gerek kul kıymetin bilmeye

Yazdı dergahına kurbanım dostum

 

Esiri saz elinde hoşu zar eden

Aşık olmaz dost cevrine ar eden

İnsi, cins-alemi yoktan var eden

Sana verdim ahdim peymanım dostum

 

-2-

Ağlasana Sefil Mecnun
Saçı Leylâ küstü bize
Boynu eğri koyup mahzun
Felek çaldı desti bize

Nedir bu sevda gaziler
Cesette canım sızılar
Gönül aşnasın arzular
Minnet eylen dostu bize

Bülbülüm yarım bağlara
Mecnunum düştüm dağlara
Bak bu fîrgatli çağlara
Acı yeller esti bize

Nasıl kıydın melek nesli
Var mıdır bu yarin misli
Serimiz dumanlı puslu
Gam leşkeri bastı bize

Beni yarimden ayırdı
Ahimi halka duyurdu
Efendim hicret buyurdu
Ecel banı bastı bize

Gel gönül feryat et gülme
Eden Hak kimseden bilme
Gel Esirî gafil olma
Gör feleğin kasdi bize

 

-3-

Anasır gömleğin giydim serime

Uyudum gafletle bu yana geldim

Meğer üçler ağah imiş sırrıma

Kün dedi erenler uyana geldim

 

Karnında akladı Yunus'u balık

Balık bahane oldu emretti Halik

Dört kapı erkanın verdiler salık

Gizli sır içinde ayana geldim

 

Halas buldu hidayete erenler

Aşk olsun dediler gerçek erenler

Eleste demine ikrar verenler

Alım satım edip dükkana geldim

 

Batıl dava kılmam birdir pazarım

Anın içün böyle sermest gezerim

Üç huruftan dört kitabı yazarım

Okudum defteri divana geldim

 

Gel Esiri oku deccal bu dersi

İsmi azam budur ayetel kürsi

Ne Suryani ne Arabi ne Farsi

Aşka düşüp Türki lisana geldim

 

-4-

Arifler yoklamış halli halince

Yine talip bilir pir kıymetini

Suçlu suçsuz ulu divan olunca

Pervaneler bilir nar kıymetini

 

İhlası yoldaş et olasın talip

Düşüp marifetten gezdirme kalıp

Aşık olup candan maşuku bulup

Derler aşık bilir yar kıymetini

 

Şaraban tahurdan lezzet kapanlar

Dört kapıya kırk makama tapanlar

Konup gül dalına yuva yapanlar

Bülbül bilir gülizar kıymetini

 

Sımn deme iki yiizlü kallaşa

Yarın zebaniler başına üşe

Mihenkte bir m'olur cevahir taşa

Ancak sarraf bilir zer kıymetini

 

Gel Esiri meyil verme her dile

Sadık dost gerek ki halinden bile

Damgasız metai alma bir pula

Bezirganlar bilir şar kıymetini

 

-5-

Artırıp feryadım ey gülü gonca

Beni bülbül gibi nalan edersin

Bulamadım aşkın gibi eğlence

Ne sebep katlima cevlan edersin

 

Yürekte yaram var can sızlar yine

Aşkın deryasına saldım sefine

Bir gün beş gün olsa çekmesine ne

Dostum bu cefayı elan edersin

 

Ferhat Şirin için dinle zarını

Yere çaldım namus ile arımı

Yusuf gibi Zelha için yerimi

Efendim cahile zindan edersin

 

Koylanır yürekte yaralar taze

Bu derdin dermanı dedim ustaza

Şazlık gösterip iptida bize

Sonra gam şehrine mehman edersin

 

Esiri der, yara senin, em senin

Vahdet senin devran senin dem senin

Esiri adüsü olma kimsenin

Kul iken özünü sultan edersin

 

-6-

Arş yüzünde çarhı semah tutarsın

Telli turnam uğrar mısın sılaya?

Eski derdime yenisin katarsın

Telli turnam uğrar mısın sılaya

 

Olasınız Ul(u) Allah'a emanet

Turnam ak kuğ için olma hiyanet

Bir emanetim var Hünkar'a ilet

Telli turnam uğrar mısın sılaya

 

Yaz gelince civgaların düzgündür

Şu senin sesinden bağrım ezgindir

Bozok'un şahini, bazı azgındır

Telli turnam uğrar mısın sılaya

 

Harmandalı güzelinden geçersin

Rum iline doğru kanat açarsın

Yarın Seyfe göllerinden içersin

Telli turnam uğrar mısın sılaya

 

İsmini zikreder dilde de bari

Günahlar içinde kulda de bari

Garip Esiri'yi yolda de bari

Telli turnam uğrar mısın sılaya

 

-7-

Âşık değil miyim mahım
Bildim maşuk olduğunu
Bağışla çoktur günahım
Kabul edip aldığımı

Kapuna geldim biçare
Sınık gönül yanık yara
Merhamet et giriftara
Dürlü derde saldığını

Borç değil derdim peşin
Ben ağlarım yaşın yaşın
Kim ne bilir hublar işin
Vay aklını çaldığını

Bir vakit Selman Fariste
Bir vakit Rıza Parside
Yerde gökte arşta kürste
Arif bilir n'olduğunu

Esiri der burç u beden
Kün dedi kuruldu maden
Sitratül - müntehâya giden
Bilir aslan olduğunu

 

-8-

Aşık maşukuna geldi işaret

Afitap hüsnünü gördü bu gözler

Sevdayı zülfünden koptu kıyamet

Şükür kabul oldu niyazlar nazlar

 

Yara yar olanlar dert ehli bütün

Haktan ilham ere alınmaz sütun

Aşıklar ediyor Sultanlar metin

Efendime malum diye bu sözler

 

Cemalin görünce ey burcu ala

Çok şükür maksudum veriptir mevla

Senin hasretinden dedim vareyle

Geçti şita erdi baharı yazlar

 

Nice şerh edeyim sensiz günümü

Ayrılık ateşi yakar canımı

Hak bilir görmesem mehribanımı

Gam fırakın odu sinemi közler

 

Esiri'yi bu sevdaya saldın sen

Günah ettim şükür ihsan ettin sen

Müjde oldun gönül arzum buldun sen

Kadim yapmış bu binayı ustazlar

 

-9-

Aşık oldum yarin hub cemaline

Maşuk olup türlü derde salansın

Yolum düştü muhabbetin iline

Ne haddim var eden sensin kılansın

 

Ahi fırakından yarem tutuşur

Can bülbülü kafesinde ötüşür

Yar gelirse yaralarım bitişir

Merhem sensin, yara sensin, çalansın

 

Yusuf gibi Mıs(ı)r elinde bir zaman

Cah içinde halim oldu pek yaman

Çok hikmet geçirdi bu çarhı devran

Cümlenin üstüne sultan olansın

 

İki Elif, Lam He'demi bulayım

Okuyup manadan hisse alayım

Senden gayrı kim var kimden bileyim

Denmedik işleri cümle bilensin

 

Esiri olunca nefsine galip

Ol vakit olursun Mevla'ya talip

Aşkın gemisini deryaya salıp

Derya sensin umman sensin, dalansın

 

-10-

Aziz başın için gel doğru söyle

Bu süt bal dudaklar nereden sana

Aşığa cevretmek nedir bu böyle

Bu ahmer yanaklar nereden sana

 

Ey sevdiğim aşıkların hocası

Aklını zay'etmiş sana nicesi

Gördüm ki donanmış bayram gecesi

Kınalı parmaklar nereden sana

 

Sevdiğimdir Esiri'nin meşkından

Seyreyledim bahar ayı coşkundan

Gördüm ki oturmuş cennet köşkünden

Firdevsi otağ'lar nereden sana

 

-11-

Bekledim divar peykesin
Yar merhamet kıla deyü
Yedi padişah ülkesin
Alamam bir pula deyü

Merhamet etti halime
Nazar kıldı ahvalime
Bir baş için sualime
Hem ziyaret ola deyü

Destur deyip vardık yâra
Yüz sürdük gani Hünkâr'a
Bak şu nazenin güftara
Kaç gün geldik bula deyü

Dedim her saatim bir yıl
Buradan ötesini sen bul
Aşkın beni kıldı bülbül
Fasl-ı bahar ola deyü

Dedi yolunuz kış mıdır
Ettiğiniz cünbüş müdür
Dedim bağrınız taş mıdır
Esiri'ye nola deyü

 

-12-

Beri gel hubların şahı
Benim zahmim cerahattir
Seversen kadir ilâhı
Ya bu hikmet ne hikmettir

Bütün kesret geçer devran
Senin buyruk kamu derman
Kanaat köşesi yeksan
Harabi ve malamattır

Gâhi hükm ü şeriatta
Gâhi ilm-i tarikatta
Gâhi sırrı hakikatta
Bütün sofu feragattir

Niçin çalındın eyana
Demez misin sonu hayfa
Benim derdim ki bu dünya
Bakarı yok harabattır

 

-13-

Bihamdülillah demanımız
Bir mürşidin peşindedir
Halis muhlis imanımız
Dem muhabbet coşundadır

Muhammet Ali sayesi
Nacilerin sermayesi
Muhammet'tendir mayası
Hikmet anın işindedir

Bir kişi kasdı hanedan
Bilmez maya ile nadan
Yolda tekebbürlük eden
Ayni cemin dışındadır

Fena ehlin sanır baki
Gafil tutar ecel faki
Ayanında görmez baki
Haber verir düşündedir

Şeriatı tarikatı
Marifet bildirir zatı
Kim ki tanır hakikati
Devlet anın başındadır

Okunur hutbede imam
Arif bilir kelâmı tam
Esirî der ki serencam
Âşıkın cünbüşündedir

 

-14-

Bir garip bülbülüm arzum güllere

Gece gündüz, ahü zar benim için

Aşık olup meyil verdim bir cane

Herdem kahrı lütfu kar benim için

 

Neylesin derdile bilmem ben geda

İşimi zar etti ol bahri Huda

Aziz başın için ey bari seba

Söyle o canana var benim için

 

Görmedim visalin geçti çok zaman

Bana yara açtı ol kaşı keman

Cevrini çektiğim gül yüzlü canan

Ne sitemler kılar gör benim için

 

Mecnun gibi düştüm sahra çöllere

Ol yar destan etti beni dillere

Karışıp gittiğim coşkun sellere

Açtı hicran yara yar benim için

 

Esiri geçmiyor bir günüm gamsız

Olur mu aşığın didesi nemsiz

Yar melhem etmezse biter mi emsiz

Tatlı merhem eyle ver benim için

 

-15-

Bir güzel Allah'a tapıp
Her cemale yerinmedik
Bu cümle kakabbı yapıp
Zerre değli erinmedik

Dağıttık namus şişesin
Bekledik sabır köşesin
Attık gönül endişesin
Rakiplere görünmedik

Hasta idik geldik sağa
Çok imdat ettik tutsağa
Bir bülbül kondu bu bağa
Sedası var görünmedik

Ne hub sedası var öter
Âşıklara bu dert yeter
Serde tacım şakkül - kamer
Gayrı nesne sarınmadık

Esirî gerekmez perde
Âşkın sevdası serde
Gani bülbül ah ü zarda
Her tikene sürünmedik

 

-16-

Bir sadık yar gördüm dalgam taşırdı  
Kınaman gaziler dem delisiyim
Alıp aklım beni derde düşürdü
Aktı didem yaşı nem delisiyim

 

Sevdaya düşürdüm sevdasız seri
Beni Mecnun etti hubların biri 
Hakikatta dört kapının haberi
Dediler lem Ali zem delisiyim

 

Sensin var eyleyip veren nasibim 
Yürekte yaraya merhem talibim 
Medet mürvet güneş yüzlü habibim 
Seni görmeyeli gam delisiyim

 

Nazar eyle şu bülbülün ötüşün
Kahpe felek niçe yıkmış örüşün
Eğer sorarsanız benzim sarışın 
Mihrican dokunmuş sam delisiyim

 

Gel Esiri bi-bakayı yaptırma  
Bu fena dünyaya gönül kaptırma 
Doğru yürü Hak ırakı saptırma 
Yürektedir yaram em delisiyim

 

-17-

Canım yaraladı Azrail
Bana ne minnetin vardır
Hak uyardı ey İsrafil
Senin ne hizmetin vardır

Getirdi Cebrail Kur'an
Kimin şanındadır el'an
Demadem rahmeti baden
Mikâil zahmetin vardır

Güneş çünki ziyalandın
Şaha secde edüp andın
Kamer niçin ki tutundun
Semada hamaretin vardır

Giyer akşam siyah hâkin
Zulumettir işin lâkin
Seher oldun niçin şakın
Kim için firkatin vardır

Eya gönül riya yerler
Kimin sulbü ya kim derler
Bu hamama giren terler
Esiri hicretin vardır

 

-18-

Cemalin görmektir muradım kastim

Şöyle bir adalet yardan ayrılmam

Yürekte yare var gül yüzlü dostum

Sen gibi Lokman-ı vardan ayrılmam

 

Yusuf gibi bekle dersin zindanı

Yolunda vereyim bu şirin canı

İsterse boynuma taksan urganı

Enel Hak söylerim dardan ayrılmam

 

Bi haserler üç huruftan ayrılmaz

Bu deme ermeyen naci sayılmaz

Kör sofu ikrar et inkar sayılmaz

Mürebbi musahip birden ayrılmam

 

İptida nefsine sitem sürmeyen

Talip olur tecellaya ermeyen

Bu sırrı manada etmezem beyan

Bülbül oldum gülizardan ayrılmam

 

Esiri mürşitten aldım sebakım

Demirim Horasan cevherdir zarım

Gülnakım gülşenim bostanım bağım

Gerçek meydanında kardan ayrılmam

 

-19-

Cenabi bariden almışam destur

Fırat suyu Kerbela'ya varınca

Benim için o sultana yüzün sür

Fırat suyu Kerbela'ya varınca

 

Yazam da gönderem pire bir name

Vasfını yazmaya acizdir emme

Ziyaret eyleyim ibni imame

Fırat suyu Kerbela'ya varınca

 

Gitmiyor gönlümden gam ile gussa

Götür selamımı ol hassı hasa

Bildir ahvalimi Celal Abbasa

Fırat suyu Kerbela'ya varınca

 

Susuz kalmış Kerbela'nın çölü de

Gece gündüz ağlamaktır yolu de

Esir olmuş Kerbela'nın çölü de

Fırat suyu Kerbela'ya varınca

 

Götür niyazımı Şah-ı cihane

Razı mıyım tekkesinde kemane

Samura çölünde sahip Zamane

Fırat suyu Kerbela'ya varınca

 

Anneler ayrılmaz emlik kuzudan

Haber almış yürekteki sızıdan

Destur aldım Abdülvahab Gaziden

Fırat suyu Kerbela'ya varınca

 

Nazar kıldım Esiri'nin meşkine

Yüz sürürüm otağına köşküne

Hünkar Hacı Bektaş Veli aşkına

Fırat suyu Kerbela'ya varınca

 

-20-

Çalıya çırpıya hara bağlanma

Eğer bülbül isen güle doğru gel

Bi vefanın ikrarına bağlanma

Mansur'un gittiği yola doğru gel

 

Sakın ol çıkarma sırrını faşa

Yol eri ol hain olma yoldaşa

Derler çoktur iki sevda bir başa

Birlik makamında hala doğru gel

 

Çıkarırlar yoldan ahdin bozanı

Arif hiçe yazdı küfür yazanı

Gel sofu tan etme sarhoş gezeni

Hak nazar ettiği kula doğru gel

 

Gel Esiri birle settar ismini

Gaziler meydanda çalar hasmini

Kavli sadık nara yakmaz cismini

Güvenme bu genci mala doğru gel

 

-21-

Derdimend olduğum kime şerh edem

Sinem kalkan ettim adu taşına

Bu fırkat elinden bilmezem nedem

Dost merhamet etmez gözüm yaşına

 

Geçti demi devran ezelki çağlar

Bülbülün feryadı gül ilen bağlar

Gurbet elde benim gönlüm kim eğler

Türlü dert eyledin sinem başına

 

Yavru şahin gibi tutuldum tora

Hikmetler sahibi terahhüm kıla

Mahi gözlüm tezkin urmam göz göre

Sen sakla uğratma gönül kışına

 

Geçmiyor ikdamım kesildi çarem

Başlar hicran vermiş onulmaz yarem

Sen dururken varıp kime yalvaram

Salma her tabibe beni boşuna

 

Esiri yaram göz göz olmuştur

Bir saçı Leylada arzum kalmıştır

Vahdet gülü gazel olup solmuştur

Yarap ihsan eyle dedim başına

 

-22-

Dilber ben seni severim
Ne hacet bunda ispata
Bu canı feda eylerim
Gelse bir teline hata

Elif Lâm Mim üçü birdir
Dört Kapı Kırk Makam sırdır
Onyedi erkânı vardır
Dahi bilmem bundan öte

Beklesem babını her gün
Bî-bahadır çarh-ı gerdun
Garip elde koyup mahzun
Düşürme derd ü mihnete

Yüzün cennet boyun ruba
Er görüp serime sevda
Ne kadar vasf etsem daha
Sevdiğim şayansın methe

Bulamam halime hemdem
Gezerim alemi pür gam
Halî koymaz derd-i alem
Kesiret verir vahdete

Vaslına baha biçilmez
Cemalin nurdan seçilmez
Vallahi senden geçilmez
İnsaf et gel merhamete

Esiri şaraben tahur
Budur halk eyleyen gafur
İşimiz sehvile kusur
Dilimiz bağlı mürvete

 

-23-

Doğrusun söyleyen talip
Hazer edip darılırsın
Özünü zulmata salıp
Yolcuyum der kurulursun

Dört kapı nedir bilmeden
Kâmil mürşidi bulmadan
Farzı sünneti kılmadan
Talibim der övünürsün

Çek sinene körün taşın
Durma ağla yaşın yaşın
Salmışsın gerçeğin peşin
Masivaya sarılırsın

Bell(i) olmaz menzilin göçün
Sorulur divanda suçun
Dışın temiz kara için
Necasetle karılırsın

Peteğin var balın yoktur
Hakka yarar halin yoktur
Kazancında malın yoktur
Ber havaya yorulursun

Kesersin tekbir tercüman
Malın yağma işin noksan
Ya bu mu olur gafil insan
Niçin Haktan ayrılırsın

Yedi tamu sekiz uçmak
Gel irfanın içine bak
Demeden darda enel hak
Sofulanır görülürsün

Mülevvestir kamu işin
Kande kaldı yanın peşin
Vay gele sevdalı başın
Aş yemeye derilirsin

Esiri der ey mürayi
Çıkmazsın derik kavi
Aslı hariç Mervan soyu
Gördüğüne sarılırsın

 

-24-

Doğruyu söylemez Kırım tilkisi

Önüne geleni kapar savuşur

Üstüne gelince sözün doğrusu

Yan verir önünden sapar savuşur

 

Havai boşuna gezer serseri

Ne Hakk'ı tanıyor ne peygamberi

Başına derilmiş Mervan askeri

Nefsi için çalar çarpar savuşur

 

Nefsi için duva yağar yüzünden

Asil zat mı doğar mülcem kızından

Haberi yok serçeşmenin gözünden

Kör gibi tuttuğun yapar savuşur

 

Başına derilmiş bir takım torlak

Kimi haram zade kimisi zırlak

Muhabbet edişi bir kuru lak lak

Meydandan gözünü kırpar savuşur

 

Esiri bus eyle deinana eğil

Yalancıyı yende gerçeğe yenil

Yüz bin emek çeksen küheylan değil

Ardına varanı teper savuşur

 

-25-

Dokunup incittin yaramı tabip

Ateşi hicrana takatim mi var?

Yar elinden gayrı olmasın nasip

Bu çarhı devrana minnetim mi var?

 

Garip bülbül gülistana zar eder

Kadir mevlam yok işleri var eder

Aşk ateşi bu sineme kar eder

Bu çarhı gerdünde rahatım mı var?

 

Bu gülşen ömrün hazan olursa

Düşüp burcu beden viran olursa

Azrail canıma mihman olursa

Gözüm kan, yaş dilde fırkatım mı var?

 

Ciğer büryan olmuş dilde gam benim

Gönlüm gürhan gözlerimde nem benim

Garip ahvalimden bilir kim benim

Bir saçı leylaya hasretim mi var?

 

Esiri der, garip gönlüm fıraktır

Kaldım gurbet elde sılam ıraktır

Gönlüm sana bir eğlence gerektir

Benim ağyar ile sohbetim mi var?

 

-26-

Efendim minnet bağını
Aşıka vatan mı verdin
Gösterip hubluk çağını
Malamat kılam mı derdin

Bak dideme kanlı yaşa
Kâr eyledi ahım ataşa
Firkat ile baştan başa
Dağı hicrana er gördüm

Yüzünde ayetli benler
Görünce ateşim yeğler
Yaraya em eder beğler
Sen benim artırdın derdim

Mecnun'um dağlar meskenim
Gayrı illerdir vatanım
Ölürsem sen sar kefenim
Kanlım olmak mıydı derdin

Esiri söyler hakâyık
Can var canına lâyık
Bihamdülillah kavli sâdık
Tuttuk demanın bir merdin

 

-27-

Eğer dertli isen dile çareyi

Muhabbeti bilen dermanı sende

Açup orçum gösterme şu yareyi

Gafil gezme gözle lokmanı sende

 

Açarsan ehline aç ki bağlaya

Tatlı merhem ile seni eğleye

Sağ yere ser ver ki yaren sağlaya

Rıza mülkünün sultanı sende

 

Hakka teslim olur korkmaz ölümden

Şah adildir, münezzihtir zulümden

İblise uyupta olma zalimden

Aynel yakın seyret rahmanı sende

 

Tanı bir mürşitten ikrarın tanı

Terk etmeden sıla eyle vatanı

Muhabbet şehrinin şahı sultanı

Sıtkıyle görürsen mehmanı sende

 

Er isen namerdi şanna koma

Kesret verirsin kurulmuş deme

Gel Esiri hakikata la deme

Küfriken bulasın imanı sende

 

-28-

Eğer yolcu isen bul pazar başın

Şah dururken şara minnet çekilmez

Merdane pazar et hazin kumaşın

Rızasız kara minnet çekilmez

 

Sermayesiz varma şardan kovarlar

Kıymeti bilmezsen baştan savarlar

Hakikatli canı özden severler

Yar olmadan yara minnet çekilmez

 

Korusuz bahçede nebatat bitmez

Ham olur meyvası arifler tatmaz

Bin nasihat etsen cahiller tutmaz

Gül dururken hara minnet çekilmez

 

Kamil mürşit demanını boşlama

Hoyrat gibi her gördüğün taşlama

Mervan gibi na hak işi işleme

Fırsat gider kara minnet çekilmez

 

Esiri pek yapış ihlas demana

Salmayın hiç gönül kuşun dumana

Olur olmaz diye düşme gümana

Yok olursun vara minnet çekilmez

 

-29-

Ehli beyti bir bilmeyen
Gülsen deyi hara düştü
Bakı şey daya yetmeyen
Nefs elinden mara düştü

Gel olma menzilden ırak
Bu divandan al bir sebak
Mansur dedi ki enelhak
Soyunup berdara düştü

Bendesiyim güzel Hakkın
Müptelasıyım maşukun
Derdi çok garip âşıkın
Hublara yalvara düştü

Tefekkür eyle bu çağı
Biz olduk hublar tutsağı
Gurap hare verir zağı
Bülbül gülüzare düştü

Hangi yol menzile yeten
Nedir eğlenecek vatan
Harabet yurdunu tutan
Anlar belki kara düştü

Temaşa kıl bu devranı
Bu gelip geçen kervanı
Fehmedüp tamam rahmanı
Lain İblis köre düştü

Ben âşık oldum bir cana
Bak yürekten akan kana
Dost şem'ine yana yana
Pervaneler nara düştü

Dervişin kisveti şaldır
Asıl derviş demek haldır
Muhabbet dediğin güldür
Delen kavvas nara düştü

Her bir tahtın bir şahı var
Sığındığı penahı var
Herkesin bir irahı var
Esirî hünkâra düştü

 

-30-

Erenler boyuma bir kaftan biçti

İsmimi deftere naci yazdılar

Kiraman katibi bir defter açtı

Önün tatlı sonun acı dediler

 

Kul sultana düştü taksim ettiler

Her zehrini bal eyleyip yuttular

Muhabbet şehrine doğru gittiler

Fehmedüp altunu tucu yazdılar

 

Cemalin görmeye överim gayet

Her hazretinden dilerim himmet

Murtaza'dan doğru bu ilm-i hikmet

Muhammed başında tacı yazdılar

 

Nazargahı nuru alnında gördü

Aşık Sadık anda hikmete vardı

Muhammed bu sırrı kırklara sordu

Hatice, Fatıma bacı yazdılar

 

İçirdiler kevser suyun lezzetle

Aşık bulur maşukunu elbette

Esiri der, gerek dünya ahrette

Cemalin göreni hacı yazdılar

 

-31-

Erenler yaktı çıramız
Çok şükür uruşan olduk
Âşıklıkta bu töremiz
İçtik demi sultan olduk

Etmişiz Mevla'ya penan
Vahdetimiz her sehergâh
Münkirlerden kıldık ikrah
Şükür ehl-i iman olduk

Irakipler bizi taşlar
Her daim hasede başlar
Duydunuz mu siz kardaşlar
Bahriyiken umman olduk

Derdim üçle dörtle değil
Can veremeyen mert değil
Bu fani bize yurt değil
Üç beş günlük mihman olduk

Esiri kalırsın gamde
Feryat eyle bu matemde
Kırklar cem olduğu cemde
Tastik ikrar iman olduk

 

-32-

Ey benim sevdalı başım
Hasret yare mi geldin
Gaziler yaren yoldaşım
Halimden sonra mı geldin

Muhabbet yolu kapanık
Dert elinden sinem yanık
Efendim deyi ey âşık
Bu derde çare mi geldin

Bu cesette can sızlar
Gönlümüz didar arzular
Yetiş ey gerçek gaziler
Deyüp yalvara mı geldin

Muhammet Ali'nin nuru
Sensin gönlümün serveri
Affeyle diye kusuru
Bektaş Hünkâr'a mı geldin

Gam leşkerin yağmaladı
Var mıdır fenanın dadı
Eşidüp ah ü feryadı
Seherde güle mi geldin

Leblerindir kandı nebat
İçenlere verir hayat
İşte geldi yetti memat
Kefenim sara mı geldin

Geldikçe kaşların eğme
Bu zayıf gönlüme değme
Eyledin şehrimi yağma
Yıkılmış sara mı geldin

 

-33-

Ey gaziler bugün seyran içinde

Güvercin donunda geleni gördüm

Elif taç başında nikab yüzünde

Darı çeçde namaz kılanı gördüm

 

Arıyorlar yol oğlunun ipini

Bir zat gördüm gerçeklerin hepini

Medine'de biten hurma çöpünü

Ak devin bendini çözeni gördüm

 

Nasip vermek bize gerçekler şanı

Şükür bize nasip verdi bu nanı

Cennet meyvasının kudreti honu

Önümüze sofra sunanı gördüm

 

Arafat dağında hacılar hacda

Bezirgan yük bağlar harami hacda

İresule refik olan miracda

Doksan bin kelamı bileni gördüm

 

Kulak verin Esiri'nin ahına

Yüz sürmeğe geldim pir dergahına

Fazlı bile bile kişmir şahına

Özünü pazara salanı gördüm

 

-34-

Ey gaziler neler geldi
Görün bu devri cihana
Nice sultan mihman oldı
Ahir hâk ile yeksana

Anasırdan düzüldü ten
O dem hayat buldu bu ten
Ahir üç beş arşın kefen
Gider isen kabristana

Buna derler fani dünya
Niceler dediler hayfa
Noldu İskender'i vara
Kalmadı namı nişana

Gör ol bir miskini sahi
Yele verdi tahtı gâhı
Yedi iklim padişahı
Ne kıldı ki Süleyman'a

Gel Esirî hazer eyle
Bul gerçeği Pazar eyle
iptida bir nazar eyle
Sendeki cürm ü noksana

 

-35-

Fırgatlı fırgatlı ne inilersin
Sarı turnam sinen parelendi mi
Niçin el değmeden sen inilersin
Sarı turnam sinen parelendi mi

 

Sazım sana yad düzen mi düzdüler 
Tellerini haddeden mi süzdüler
Yad el değip perdelerin bozdular
Sarı turnam sinen parelendi mi

 

Sana kelam söyler davudi diller
Şu senin sedana maildir eller
Göğsüne takayım alışkın teller
Sarı turnam sinen parelendi mi

 

Beş perdeden çalınıyor bağlama
Esip fırgatınan sinem dağlama
Bulam ustasını canan ağlama
Sarı turnam sinen parelendi mi

 

Niçin yas tutarsın giydin karalar
Ahiret derdine nedir çareler
Esiri der nedir derde çareler
Sarı turnam sinen parelendi mi  

 

-36-

Gafil bu damı duzaktan
Kurtulup kaçam mı dersin
İnayet olmazsa Hak'tan
Müşkülüm seçem mi dersin

Tekebbür hırkasını at
Divanda olmayasın mat
Sunarlar sana bir berat
Takdirden kaçam mı dersin

Asılsız ervahı bozuk
Yazık sıfatına yazık
Tutmadım ahrete azık
Yükledip göçem mi dersin

Bilmedin farz ü sünnette
Haset olur mu ümmette
Bu sevda ile cennette
Kevserden içem mi dersin

Esiri geç masivadan
Özünü indir havadan
Gel ey gafil bu yuvadan
Kanatsız ucam mı dersin

 

-37-

Gâhı sarhoş gâhı bengi
Sevdalıdır başım benim
Adlilerle kılıp cengi
Anlar Kureyş Haşim benim

Seherde öter bülbülüm
Açılmış lâle sümbülüm
Dost bağına uğradıydım
Anınüçün çoğum benim

Bana derler ey sevdalı
Hep sana güldürdün eli
Gezerim sahrayı çölü
Muhabbettir işim benim

Esiri der oldum hasta
Hem söylerim keşte peşte
Seyrimde koşarım dosta
Geldi çıktı düşüm benim

 

-38-

Gam ü hasretden usandım
El vermez mi sitem bana
Bu gam şerbetinden kandım
Tesir etti bu câm bana

Seherde bülbülün sesi
Zevk için bekler kafesi
Bakasız deyi ötesi
Çağırırdı müdam bana

Sevmek gerekimiş zatı
Bildire ilm-i hikmeti
Sarraf bilir bu kıymeti
Kulum diye ricam bana

Üç yüz atmış altı varak
Yakın gözle gezme ırak
Bana aslı erbab gerek
Dil verdiler hitam bana

Mert gerek meydana lâyık
Dört kapı erkâna layık
Kul odur sultana layık
Ders verirdi hocam bana

Anasırdan bir ev yaptık
Allah'ın emrine taptık
Seve seve öyle çıktık
Kulum dedi müdam bana

Esiri aşka ser olan
Üç ile beşte sır olan
Noktai vahdet bir olan
Hak-i payı iman bana

 

-39-

Gel ey gönül mülk edinme bu dehri

Eli göçmüş ıssız hana dönersin

Bal diye sunarlar akıbet zehri

Tacı tahtı bimekana dönersin

 

Verme iradeyi nefsin eline

Salmaz seni hakkın doğru yoluna

Ecel yeli değer ömrün bağına

Pençe vurmuş aşiyane dönersin

 

Duydun duymadın mı Bermeki şahı

Emrine muntazır bunca sipahi

İnsin cinnin padişahı penahı

Davut oğlu Süleymana dönersin

 

Zale Rüstem gibi hükmün yürüse

Ne haletki dünya benim derise

Zerrece başında aklın varise

Yurdu ıssız kahribana dönersin

 

Bu felek oncasın eyledi berbat

Hiç gelip geçenden almadın m'irşat

Ne idi cihana gelmekte maksat

Esiri der la mekana dönersin

 

-40- 

Gel ey taharetsiz faki
Fehm ede gör bu nishayı
İptida belirle hakkı
Ger bulasın intihayı

Pes bu fani sana kalmaz
Döner çarkı karar bulmaz
Kara çalı fidan olmaz
Yar mı sandın bî-vefayı

İsterim ki yüz bin yaşa
Sanma kondu devlet başa
Kahpeden talak ver boşa
Helal etme bu dünyayı

Gani adem ibadetin
Gamda kaldı ırahatin
Malın değil ticaretin
Nice bir gezdim havayı

Amel kazan Hakk'a yarar
Talip odur piri anar
Oku defterin kâr zarar
Seyredeler temaşayı

Uyuyup gaflette yatan
Terk edersin hubbül-vatan
Seni yaratanlar utan
Sefı derdin Mustafa'yı

Gel Esiri sevme han
Yar ol bî-vefadan fan
Çok kıldım feryadı zan
Bilene dek macerayı

 

-41-

Gel olma tabi vesvese
Her bir işin güman olur
Lanet et uyma hennasa
Uyan feyli yaman olur

Özünden benliği dûr et
Kalbin evini pür-nûr et
Yapıp bir gönlü mâmur et
Küfrisen de iman olur

Hor gören zâtı sıfatı
Bindiğin İblis'in atı
Haset var tamudan katı
Yolun belde duman olur

Bu sıfat Hakka yaramaz
Asıldan fitne töremez
Mürşidin yakın göremez
Döner çarh-ı zaman olur

Esirî der gani üstâd
Görüp inkâr eden mürted
Döner devran olur ispat
Azrail de nihan olur

 

-42-

Gel sofu birinci başta
Hak yoluna girmek gerek
Saf olup eğrililikte
Adam gibi olmak gerek

 

İkinci benliği bırak
İncitmesin nari tuzak
Cahillerden alma savak
Miktarını bilmek gerek

 

Üçüncü budur bil haktır
Kamillere müstehaktır
Sakin yemeyin kul hakkı
Muhabbeti bulmak gerek

 

Dördüncü akıllar ermez
Herkes ettiğini bilmez
Cahil kamile yol vermez
Bundan ibret almak gerek

 

Beşinci etme gaybeti
Kim ki bir hasımlık kötü
İkilik şeytan sıfatı
Ondan uzak olmak gerek

 

Altıncı budur şeş cihat
Satıp savup haccı zekat
Nadan ehli bulmaz necat
Diri iken ölmek gerek

 

Yedinci yediler işi
Haddin bilmezse bir kişi
Hoş görmek cümlenin başı
Kıli kali silmek gerekir

 

Sekizinci bir hak kelam
Böyle sof’olmaz vesselam
Esiri der oldu akşam
Her vaktini bilmek gerek

 

-43-

Gel talip dört kapı kırk makam sende

Irak gezme yakın gözle cananı

Arayıp maksudun bulasın tende

Vücudun şehrinde gözet mihmanı

 

Her özün bilmezi mihenge vurma

Hazer kıl cahilin yanında durma

Manadan bilmeze mesele sorma

Arif vardır ıssız sanma cihanı

 

Hizmet et gerçeğe ademi zata

Sıtk ile eresin sırra hikmete

Huriler gılmanlar destinden tuta

Ebet görmeyesin narı mizanı

 

İkrar ver özün meydana getir

Varını Muhammed Ali'ye yetir

Cafer erkanına özünü götür

Okuyasın ol defteri imranı

 

Gel Esiri şaşma doğru ırahtan

Dile maksudunu kadir ilahtan

Özün ayma Beytullah'tan dergahtan

Sakın hali görme kevni mekanı

 

-44-

Gerçek erler cömert olur
Değmez kusuru derler
inkâr ehli namert olur
Mananın kasın derler

Erenler eyvallah dedi
Salman da şeydullah dedi
Arifler Beytullah dedi
Camii Mısrî derler

Otuz üç harfi bilecek
Kul borcun eda kılacak
Doksan iki yüz de ancak
Hesap et Esiri derler

Seni Hak bilmeyen gafil
Yeldemiş iğvayı batıl
Sana kast eyleyen cahil
Sarınır hasın derler

Pir fıkarası yararsa
Yarasın talip sararsa
Ağalar benden sorarsa
Bize de Esiri derler

 

-45-

Geldi kavim kardeş döküyor kan yaş

Bilmedim derdini yareli kardaş

Kendi civan, kara sakal çatık kaş

Bulmadı derdime dermanı felek

 

Kesti bacıların zülfü telini

Kime ısmarladın taze gelini

Bahçede gülünün kırdın dalını

Akıttın didemden alkanı felek

 

Kalkmıyor kollarım kırıldı dalım

Kimselere beyan edemem halim

Hiç mi acımadın ey kanlı zalim

Söylettin dillere destanı felek

 

Geri çıkmış kahbe felek öğünür

Bu hengame düşmanların sevinir

Kardeşlerin sinelerin döğünür

Dar etti başıma cihanı felek

 

Buna çare olmaz yetmiş vadeler

Felek göz yaşından sundu badeler

Geldi talip muhib emmizadeler

Yükletti göç etti kervanı felek

 

Gelmedi Şehriban söyledi sözün

Hasretim var deyi yanmadı gözüm

Bize görüşmeğe vermedi izin

Dinlemedi mürüvet amanı felek

 

-46-

Gelin hey erenler yola gidelim

Yola yoldaş gerek müsahip ola

Erkan oldur yedileni yedelim

Tabipsiz yaraya kim melhem ola

 

Talip odur pir katında saf olur

Cahil odur ki meydanda laf olur

Aşık sadık gevheri israf olur

Almaz bu cihanın varın bir pula

 

Hakikat lokmasın verme talana

Gerçekler yuh çeker kavlu yalana

Arif isen gevheri sat bilene

Manadan bilmeyen sığar mı yola

 

Tekbirsiz tercüman hakka geçer mi

Er olan yoksulu bayı seçer mi

Metasız bezirgan dükkan açar

Manadan bilmeyen sığar mı yola

 

Gel Esiri özün ayırma Hak'tan

Şüphesiz cümleyi var etti yoktan

Gel kardeş hazer et damı tuzaktan

Ecel yetti feryadını kim duya

 

-47-

Gönül aşık olmuş terkini uçmaz

İsterse bin bela çeker ise de

Kimse bu dünyanın sefasın sürmez

Didesinden kan yaş döker ise de

 

Yek nazar kıldın mı merdi pelenge

Arifler aşığı sürer mihenge

Gaziler meydanda durdular cenge

Er olan cidarın diker ise de

 

Meyil verme kılar aklını zail

Ehali huplarına gel olma nail

Haktan ne gelürse olalım kail

Neyleyim lehleri şeker ise de

 

Gurap bülbül olup konmaz gülşana

Bağlama gönlünü leyli yamana

Her uçup gezenler olmaz pervane

Sinesin odlara yakar ise de

 

Esiri üstaddan bağla başını

Beyan etme her batıla işini

Efsane sözlere tutma küşünü

Feryadı cihanı yakar ise de

 

-48-

Gönül bu sarın içinde
Alım satım narh edersin
Hak pazarın tam içinde
Muhabbeti terk edersin

Efsane sözleri duyup
Hükm ü cehalete uyup
Saksağanı bülbül sayıp
Gülistanı hark edersin

Gerçi sebak aldın ise
Rah-i Hakk'a geldin ise
Men arefı bildin ise
Dört kapıyı fark edersin

Hazer et bu usul işten
Pâk olasın gılli gişten
Sakın yelkenini kıştan
Bu deryada gark edersin

Esiri salma peymanı
Şaşmayasın Hak süphanı
Rıza mülkünün sabanı
Eker biçer herk edersin

 

-49-

Gönül mecnun musun çöller içinde?

Saçı Leyla sana böyle rast gelir

Söylenip gezerken diller içinde

Bir ahdine bütün sadık dost olur

 

Yar mi olur sandın sana kallaşı

Bünyadın cemisi bir üstad kişi

Kimine giydirmiş atlas kumaşı

Kimin abdal etmiş hırka post gelir

 

Aşık gevher madeninden dil olmuş

Arif dürrü meknun manasın bilmiş

Hublar mesti mudam badeler dolmuş

Kemal artır kamil demde üst olur

 

Bir kişi özünü bilmez ne zattır

Haşa lillah memat değil hayattır

Lakin benlik bir beyhude sıfattır

Doğru desen eğri değer kast gelir

 

Hamdülillah murat aldım deminde

Yarı gördüm yakaların eminde

Derdimend Esiri hublar ceminde

Şükür pir elinden içip mest gelir

 

-50-

Gülü seyran bahçesini gezerken

Yolum yara düştü eğledi meni

Hayalini kalp evine yazarken

Zinciri zülfüne bağladı meni

 

Her zaman salınur bir selvi huban

Hak bilir ki serde aklım perişan

Çok yalvardım dedim mürvet elaman

Arzettim halimi dinledi meni

 

Yaktı bu sinemi fırakın odu

Dertliler dermanı Allahül hadi

Dedim ezel kurmuş kuran bünyadı

……………………………….

 

Şükür rast geldi didar didara

Sucut ettim gani Balım Sultana

Tuttum kiribanım yara yalvara

Deli misin deyi tanladı meni

 

Nice şerh edeyim men bu destanı

Velhasıl buldum çeşmi mestanı

Esiri ömrümün bağı bostanı

Yaktı aşk oduna dağladı men

 

-51-

Hak(ı) kata uyan talibin
Herdem beş vakti bir ister
îkrarsız gezen talibin
Gönül kuşu şikâr ister

Söyle derdin bilir talip
Bağlasın yareni tabip
Talih kısmet kadar nasip
Her ne doğarsa sır ister

Olalım mürşide tabi
Atalım hayalı kabı
Seyreyleye mâh-ı tâbi
Erenlerden destur ister

Kırklara bend olan kişi
Demdir muhabbeti işi
Sinemde aşkın ateşi
Koylanır bal ü per ister

Gel bu irfana mail ol
Haktan gelene kail ol
Esirî raha sail ol
Âşık olan fakir ister

 

-52-

Hamdülillah bir ikrara başkodum

Can bir, cihan iki canan elverir

Dostu sevdi deyi çok oldu adüm

Bizi zemmetmeye züban elverir

 

Muhabbet namesin tahrir eyledim

Yara her halimi takrir eyledim

Sen sakla sen belde diye söyledim

Cefa ise şahi cihan elverir

 

Aşıka adettir sevmesi hubu

Sadık sarraf olur seçer mahbubu

İrakıplar feyli şeytana tabi

Düşmana bu kadar meydan elverir

 

Aşık olmayınca bade içilmez

Okuyup yazmazsan mana seçilmez

Har biten yerlerde gülşen açılmaz

Bülbüle bu nafe efgan elverir

 

Gel Esiri hazar eyle batıldan

Bilmez misin kemal doğmaz cahilden

Er olur mu özün gören gafilden

Er isen körlüğe nişan elverir

 

-53-

Hattı üstüva yedi kat
Muamma buldum bu gün
Ahmet'den erdi hidayet
Üç sünneti kıldım bu gün

Kandınp rahmet gölüne
Esirîm düştüm iline
Mürüvvet kemter kuluna
İhsan eyle geldim bu gün

Eğilip rikâbın öptüm
Taptım ey sultanım taptım
Erenlerden lezzet kaptım
Mesti müdam oldum bu gün

Lam Ali'dir mim Muhammet
Sevene kuruldu cennet
La muferruk beyne ahad
La şeriksin buldum bu gün

İhsan ede mahşerinde
Koymaya gam leşkerinde
Esirî huplar darında
Sararıp da soldum bu gün

 

-54-

İblis inkâr etti Hakkı
Yediği şamardan başka
Behey taharetsiz fakı
Kimin var ömürden başka

Ayeti inkâr eyleme
İblis'e ikrar eyleme
Yerini finnar eyleme
Azabı mahşerden başka

Bi amel bir kitap açmış
Güya ki namesin seçmiş
Lengi han sadre geçmiş
Kırdığı semerden başka

Ademdir esma-i hikmet
Ademdir kelâm-ı kudret
Bilmez irfanı nihayet
Eshaba tımardan başka

Nadanın kahrını çekmez
Hoyrata dadamık dökmez
Esirî'ye yar gerekmez
Gözleri humardan başka

 

-55-

İki nesne harap etti şehrimi

Bir gelmesi yarin, bir gelmemesi

Sarf eyledim elde olan malımı

Bir gelmesi yarin, bir gelmemesi

 

Hubap olup derya yüzün dolandım

Hamdülillah bir katara ilendim

Dert içinde dürlü derde belendim

Bir gelmesi yarin, bir gelmemesi

 

Sinem döndü hicranının dağına

Bülbül arzu çeker gülşen bağına

Gözlerim yar gele hubluk çağına

Bir gelmesi yarin, bir gelmemesi

 

Yar gelince bülbüllerim ötüşür

Arılınca her yaralar katışır

Bu sinem dert ile yanar tutuşur

Bir gelmesi yarin, bir gelmemesi

 

Esiri der aşıklara yol böyle

Naz ederse Sultanına kul böyle

Sevişmenin ayrılması fal böyle

Bir gelmesi yarin, bir gelmemesi

 

-56-

İki tekmil sene üçtür
Gel demen mi gayrı bana
Felek gafil belki güçtür
İntizar çekerim sana

Sana kurban hanümanım
İntizar çeküp her anım
Bildim kusurum çok canım
Medet çare nedir buna

Ağlasam yaşım silinmez
Bunda dert ehli bulunmaz
Vallahi sensiz olunmaz
Müşerref eyle vaslına

Sürem dergâhına yüzüm
Kabul et niyazım nazım
Dost elinde ola bazım
Gurbet elde kaldım tana

Esirî gönül yar ister
Hercaiden bidar ister
Ayn cemal didar ister
Nice bir gezem her yana

 

-57-

İş bu noksan bin kelâmın
Mânasını diyen bilir
Hakikat-i serencamın
Canı başı koyan bilir

Amelsiz ilim ne demek
Şöyle bir beyhude emek
Yakasız yeğsiz bir gömlek
Anı ancak giyen bilir

Serhoş bilir ayığını
Herkes bulur lâyığını
Hakikatin yayığını
Yiyen bilmez yayan bilir

Muhabbet dilde tartılmaz
Hakkı bilmeyen kurtulmaz
Yedi farzla örtülünmez
Üç sünneti duyan bilir

Mânadan bilir bi-basar
Deryanın içinde susar
Kendi yıkar kefen kasar
Bu meftayı yuyan bilir

Yine kendi kabrin kazar
Çar köşeye eder nazar
Esirî sağdır bu bazar
Küllü varın koyan bilir

 

-58-

İşte geldi geçti ömür kervanı

Yalan dünya ne gününü gördüm ben?

Bunca safa sürdüm akibet fani

Yalan dünya ne gününü gördüm ben?

 

Azrail mihmanım olur bu tende

Yetmedi takatim tuttuğu demde

Taktın meni bir görünmez kemende

Yalan dünya ne gününü gördüm ben?

 

Samur kalpak geyip sancak mı çektim?

Çevre yanı surlu boçamı diktim?

Bezirganlar olup şerit mi söktüm?

Yalan dünya ne gününü gördüm ben?

 

Satranç mı oynadım elmas taşınan

Şikar mı avladım ispir kuşunan

Devran sürdürdün yaren eşinen

Yalan dünya ne gününü gördüm ben?

 

Libaslar geydim türlü kat inan?

Saray mı yaptırdım imaratınan

Udamı salladım arap atınan

Yalan dünya ne gününü gördüm ben?

 

Bunca kahramanı Halil'i nettin?

Zali Rüstem gibi hanı terk ettin

Ahir Esiri'yi hakisar ettin

Yalan dünya ne gününü gördüm ben?

 

-59-

Kançeride bülbül ötse
Gülistan aklıma düşer
Bir bezirgan meta satsa
Bu dükkân aklıma düşer

Kumru ile konduk dala
Beyler yüğrük şahin sala
Arap at koç yiğit bile
Er meydan aklıma düşer

Severdim saçı Leylâyı
Tevekkül tuttum Mevlâyı
Görsem bir gözü şehlâyı
Nevcivan aklıma düşer

Mürvet ey gerçek erenler
Tecelli dîdâr görenler
Nazik yara saranlar
Hiciran aklıma düşer

Bir bina yaptım dört köşe
Mücevherdir baştan başa
Müşteri oldukça kumaşa
Bezirgan aklıma düşer

Kâmil her meydanda kâmil
Oluptur ilmine amil
Görsem bir şevketli adil
Alişan aklıma düşer

Esiri der oldum sersem
Kulak verin her ne dersem
Nerde bir kâmil er görsem
Bu sultan aklıma düşer

 

-60-

Kasırda koyma nüshayı
Tamama sayan üstadım
Zahir batın sen ver kamu
Demeden duyan üstadım

Muhabbet bağında güller
Zar eder garip bülbüller
Mah yüzünde çifte haller
Gün gibi ayan üstadım

Ben bu hikmete ser verdim
Erişti Haydar'dan yardım
Erenlerden hikmet gördüm
Her halda beyan üstadım

İman ehli küfre dalıp
Üç sünnet yedi farz vacip
Can ü dilden olduk talip
Dört kapı erkân üstadım

Gel Esiri bağlan pîre
Ser verelim kadim sıra
Garip halimi servere
Edem beyan üstadım

 

-61-

Kar yağdı tutuldu yollar
Beş gündür katırcı handa
Kalkacak günleri geldi
Dahi iki eli kanda

Kârdan ticaretten kalmış
Tahayyür bahrine dalmış
Hancı ile niza kılmış
Ettiği işe pişman da

Harçlık ödemez yediğin
Yitirmiş bulmaz gediğin
Kendi de bilmez dediğin
Kalıp işi asumanda

Gör hesabım yükle göçüm
Sormaya divanda suçum
Dışı safi kara içim
Şaşma gel ulu divanda

Esiri oyun burası
Saf olmak bunun çaresi
Salma fırsatı sırası
Kadim dur ahd ü peymanda

 

-62-

Kemha çıkar bizim dezgahımızdan

Kıl harar dokuyan kücü değiliz

Biz beli demişiz ervahımızdan

Tatlı teveğimiz acı değiliz

 

Mürşidi kamilden payımız aldık

Üç sünneti, yedi farzı tam kıldık

Tavafı Kabeyi ademde bulduk

Mekkeyi dolaşan hacı değiliz

 

Men ledün ilminin tefsirleriyiz

Rahi tarikatın mukbirleriyiz

Dergahı Hünkarın kıtmirleriyiz

Her kapıda üren bocu değiliz

 

İşaret eyledi bizlere bir zat

Atalar belinden görmüşken memat

Mürşide erişip olduk berhayat

Biz fenanın namuzacı değiliz

 

El fakrü fahirin libasın giydik

Kamil Mürşit meydanında soyunduk

Honu kudretinden yeyip doyunduk

Namert sofrasının acı değiliz

 

Muhabbet kişvarın kılmışız seyran

Bizi bu ahvalde bilir mi nadan

Aşkın kürresinde olmuşuz büryan

Kanarada ham paçacı değiliz

 

Esiri fakr için giydi bir libas

Onun için bizi tan eder vesvas

Yüküm tel ibrişim satarım atlas

Kendir terbiyesi keçi değiliz

 

-63-

Kenzi madenidir bendeki kalıp

Kimse bilmez aslım sır ile geldim

Cihan derya iken ben oldum talip

Ta ezel kandilde nur ile geldim

 

Cibril ile vurdum deryaya kanat

Çok kayalar kestim dediler Ferhat

Bir vakitte oldum seyirde üstat

Belur sermayede kar ile geldim

 

Okuttular bana imam dersini

Hocam verdi hecesini farsini

Taktılar boynuma Selman kürsünü

Kırklar meydanına darınan geldim

 

Hocam ile bir mektepte ders aldım

Menaref sırrını okudum bildim

Arafat dağında kelimat buldum

Musa'nın gönlünde Tur ile geldim

 

Ben şah-ı Merdan'ı acemde gördüm

Okudum Kuran'ı hecemde gördüm

Doksan bin kelamı hocamda gördüm

Horasan'dan bile er ile geldim

 

Cem oldu bir yere kalb-i sadıklar

İhtikatlı talip bu sözü haklar

İnanmadı bize kalb-i fasıklar

Kırksekiz bendedir can ile geldim

 

Halil gibi beni nara attılar

Türlü türlü cefalara kattılar

Deri pazarında beni sattılar

Yanardı bu cismim nar ile geldim

 

Yapıştım bir kadem etekler tuttum

Eski bildiğimi hepten unuttum

İrfan sofrasında birliğe yettim

Eyup gibi işim zar ile geldim

 

Selmanın verdiği engürden içtim

Mansur olup darda serimden geçtim

Destur Hak'tan kanat bağlayıp uçtum

Hallac-ı Mansur'u dar ile geldim

 

Esiri der şebi şeker bir olmaz

İkilikten geçmeyenler er olmaz

Talib nihayete sohbet bir olmaz

Hemen anda gökten pir ile geldim

 

-64-

Kerbela çölünün felaketinden

Gökte melek ağlar Hüseyin deyi

Nice gönüllerin hareketinden

Ulu sular çağlar Hüseyin deyi

 

Muhammed Mustafa giydi karayı

Kimler fark eyledi işbu sırayı

Ezelden bildirdi yevmül cezayı

Kara donlar bağlar Hüseyin deyi

 

Ne cevabın vardır aduya bidin

Meğer ki gönlünde var imiş bir gün

İmam ibni imam değil mi Hüseyin

Matem ilen ağlar Hüseyin deyi

 

Yezid bayram etti olsun teberra

Arayışı düştü batılı para

Utandı imamdan hüsn-ü Kerbela

Ahu feryad eder Hüseyin deyi

 

La'net eyle Yezid'e Esiri her dem

Sene başı eyler tezdidi matem

Didarım fırgatlı gönlümüz büryan

Var yürekte dağlar Hüseyin deyi

 

-65-

Lale, sümbül, gül, ireyhan kokuşlum

Şöyle bir civana yandırdım bu gün

Yavru şahin tor balaban bakışlım

Şöyle bir civana yandırdım bu gün

 

Hayli zaman oldu sevdası serde

İntizarını kaldı sevgili yarda

Ben şu halde serbest gezdiğim yerde

Şöyle bir civana yandırdım bu gün

 

Dilin taze yağdır, şekerdir sözün

Hilaldir kaşların mestane gözün

Adın hep dilimde işvesi nazlım

Şöyle bir civana yandırdım bu gün

 

Seni hup yaratmış nurundan Mevla

Beni mecnun etmiş seni de Leyla

Sevdası serime er gördü Mevla

Şöyle bir civana yandırdım bu gün

 

Hüsnü metaını eyledim pazar

Mahitap cemalin kılalı nazar

Bu Esiri niçin sevdana gezer

Şöyle bir civana yandırdım bu gün

 

-66-

Muhabbet edersen hublar şahına
Mansur geçmediği darda bulunma
Ziyaret kıl gönül Beytullahına
Sermayesiz kârsız şarda bulunma

Fehmeyle özünü kân ol mekân ol
Durup bir katre damarda kan ol
Gir vücut şehrinde baki sultan ol
Gel Musa kelamsız Turda bulunma

Bir şahs özün bilip uysa bu zata
Görünmez hakikat şehrinden öte
Gördün bir can düşmüş hak muhabbete
Sakın ara yerde perde bulunma

Hanedan aşkına kaza ederler
İrfanda dolanır manalı sırlar
Bu raha hû dedi ustazlar pirler
Aç gözünü ferman körde bulunma

Esiri der almayana çare ne
Şükrolsun dost köyünde kâra ne
Sen âşık olursan sadık yara ne
Bari bol vefasız yarda bulunma

 

-67-

Muhabbetten yüz dönderen kişinin

Lain İblis gibi ığvasına bak

Nefse uymuş haramzade başının

Ulu divan günü belasına bak

 

Satar sıfatını mugallit kallaş

İçi gubar adın komuşlar ferraş

Mücevher mi olur aslı kara taş

Sikkesi bakırdır turasına bak

 

Arifler meydanda urur bin hata

Okumuş karasın manadan öte

İnanmaz gerçeğe sıfata zata

Kasti hanedandır fetvasına bak

 

Yavru şahin diye avlar çıplağı

Aşıklar fehmeder karayı ağı

Hüvel epter okur dersi sebağı

Yürü var defterde imzasına bak

 

Gel Esiri urma nadana aşlak

Arif isen hal ehline gönül tak

Gülşene gel diye çağırır zambak

İnanmazsan yürü nidasına bak

 

-68-

Mür(ü)vet ey gevherler kânı
Muhabbet yare bağışla
Ey rahmetleri çok gani
Kadim ikrara bağışla

Cemalin cennet gülü mü
Kesmem dilinden dilimi
Efendim kesme dolumu
Medet yalvara bağışla

Dudular teşbihe başlar
Sinemde yaralar işler
Hayalim gördüğüm düşler
Güzel didara bağışla

Musa kelâm dendi turda
Çevrinir pervane narda
Eyyûb'u çok koydun zarda
Mansur'u dara bağışla

Esiri der derdim taze
Yüz sürüp vardım niyaza
Ayılam gel eğip yüze
Piri Hünkâr'a bağışla

 

-69-

Nasıl gelir yazı kışı
Sühel ister gönül kuşu
Boş yere sallama başı
Gözünde vardır hıyanet

Derviş isen geyin postu
Fehmedesin sadık dostu
Adüler kılırsa kasdı
Çekeriz rencile mühlet

Medet cem sahibi kırklar
Talip olan özü yoklar
Settar edüp sırrı saklar
Ana derler ki himemât

Ne halden bildin delini
Ne kimse bildi halimi
Bir çarkı kader zalimi
Edeyim sana şikâyet

Esirî uzatma dilin
Har olur yanında gülün
Güldür arzusu bülbülün
Neylersin kılıp hikâyet

 

-70-

Ne satarsın sarraf oğlu
Ol dürlü mercan bizdedir
Müşteri var ise gönlü
Bezenmiş dükkân bizdedir

Biz alırız dördü beşe
Hesap görür başı başa
Hayır gel Pazar kavuşa
Lâl-i bezestan bizdedir

Kallaş isen girme şara
Gönül gezer kadim kâra
Tevekkül ol ey biçare
Sohbet-i irfan bizdedir

Gel Esiri alana sat
Düz gör hesabın olma mat
Ahengerler gibi çat çat
Çalarız hannan bizdedir

 

-71-

Peşinden tuttuk bir merdin
İlete bizi dergâha
Mah cemâli gonca verdin
Kerem kıl kalan günaha

Sağdır demanından tutan
Aşkınla birliğe batan
Dertlilere derman katan
Yalvar ol kadir ilâha

Sen bilirsin ya Muhammet
Cömertler ulusu medet
Car diyene yeten Ahmet
Rahm eyle yüzü siyaha

Sen kalma çoktur noksanım
Titrer cesedimde canım
Ben bir zayıf nâtüvanım
Sığındım geldim penaha

Ben bir günahkâr biçare
Niyazım gani settara
Efendim geldim yalvara
Yaradan kadir Allah'a

On iki sırrı şehzade
Âşıkı salar feryade
Kimim var senden ziyade
Yönüm döndüm kıblegâha

Esirî der ki ey Bârî
Öldüm yalvarı yalvan
Aşıkların kisb ü kârı
Mürşit dedik Feyzullah'a

 

-72-

Seçmez yediyi sekizi
Ol şahıs arif say(ı)lır mı
Tanıyıp bilmez ikizi
Bu manadan ayılır mı

Özünü bilmez bî - basar
Her nadana kulak asar
Hüzünü dilinden kasar
Ana gevher koyulur mu

Balla katar sirkeni
Unutmuş yolu erkânı
Kırmış katardan erkânı
Ana yolcu deyilir mi

Kimi dede kimi baba
Kimisinin gönlü kaba
Bir mana kim dipsiz kaba
Hak lokması koyulur mu

Esiri olma gel âsi
Gerçeğe bağla ihlâsı
Bülbüle gülşen duası
Feryad etse duyulur mu

 

-73-

Seni reftarına intizar iken  
Yad ellere karşı salınma dostum
On sekiz bin alem aşikar iken 
Gizleyip sırrını bilinme dostum

 

Beni çektin gami hicran dağına 
Gönül arzu çeker yeğli yeğine
Rast geldim güzellerin çağına 
Oyunbazsın desem alınma dostum

 

Kul edip özünü pazarda sattın
Necef deryasına Zülfikar kattın 
Ezelden benimle ahd aman ettin 
Olur olmaz yerde bulunma dostum

 

Kan ederim kalbi rakip bakarsa 
Acepleme fırak beni yakarsa
Mürg ü hasret sineme el takarsa
Güç olur sensiz ben olunma dostum

 

Esiri'yi çaker etsen kapında
Arzum kaldı dergahında tapunda
Noksan yoktur hiç yaptığın yapında 
Aşkile malamat gülünme dostum

 

-74-

Sıfat uğrusu kallaşı
Gönül sadık yar mı sandın
Her yüze gülücü nâşi
Ahd-ı amanı bir mi sandın

Çekme sen beyhude emek
Emek değil lâşi demek
Boş anbar dipsiz külek
Ani hâki kâr mı sandın

Bugün yarın gün geçirir
Fırsatı elden kaçırır
Can kuşu tenden uçurur
Eğlenecek yer mi sandın

Hayıflar gafil gücüne
Koydun vesvası içine
Bak sıfatına veçhine
Geçti vakit er mi sandın

Muhabbeti verme ile
Cahil bu demi ne bile
Gel Esiri dilek dile
Efsane Pazar mı sandın

 

-75-

Sırat mizan kurulunca
Cümle günah sorulunca
Bin bir ayak dirilince
Mahşer günü aradasın

Vermiş hana tutsağı
Beyhude geçirmiş çağı
Âşıklar okudu ağı
Dahi Mualla karadasın

Zihneyle sofu bu sözü
Şaşırmadık kadim izi
Usta hacat yaptı bizi
Kaynağın yok küredesin

Uzatma amelsiz fışkı
Yazdığını bir sen oku
Görsen tanımazsın Hakk'ı
Sen başına sıradasın

Yazıldı otuz üç varak
Âşıklara verdi sebak
Esirî dedi enelhak
Ol sebep çar-paredesin

 

-76-

Tutup bir ahımı bine yetirdi

Dile destan etti kaşı yay beni

Bülbül gibi feryadımı artırdı

Yıktı viran etti kaşı yay beni

 

Sormadı ahvalim bilmem ne hikmet

Düştü gurbet ile dane-i kısmet

Bu sırrın aslına ermedim mürvet

Bak perişan etti kaşı yay beni

 

Ömrüm bahçesinde yad yelmi esti

Hercai sözlerin canımın kasti

Sanırdım bimarım gözleri mesti

Haki yeksan etti kaşı yay beni

 

Maşukun aşıka cevri cefası

Mürüvvet diyene mekri kazası

Dokunma gönlümen çeksin cezası

Gözden nihan etti kaşı yay beni

 

Gel Esiri her hikmette bir hal var

Kusuru günahı özünde bul var

Seni bünyad eden üstada yalvar

Yaptı insan etti kaşı yay beni

 

-77-

Uyan gafletinden ey sahip ikrar
Aç gözünü temennaya bel bağla
İkrarıdır eden Mansur'u berdar
Levh-i mahfuz tecellaya bel bağla

Dediler sağ uçar mürşide uyan
Ademi zat olur demeden duyan
Üçlerin beşlerin rengine boyan
Hak Muhammet Mustafa'ya bel bağla

Ararlar yükünü mal var mı deyi
Hiç bir hakka yarar hal var mı deyi
Sorma bundan öte yol var mı deyi
Uy katara bu sevdaya bel bağla

Dağlama her hara yitirip izi
Yüz bin hazne keser kâmilin sözü
Nefsini katleden olmaz mı gazi
Şahımerdan Murtaza'ya bel bağla

Gel Esirî oluver didara âşık
Sözün söyle bezm-i irfana lâyık
Aşıkın halinden bilmez mi maşuk
Her bir halde gel Rıza'ya bel bağla

 

-78-

Velbağsü bağdel-mevt günler gelince
Hıfzet bizi nar-ı mirandan sakla
Bin ayak bir kalıba mahşer olunca
Korkutma canımı ziyandan sakla

Sen bilirsin benim halim ahvalim
Kesmem mürüvvetinden son nefes dilim
Eleste demine bağladım belim
İman arzederim gümandan sakla

İlâhi gösterme kabir azabın
Akibet içeriz ecel şarabın
Rahmeyle ki dürüst vere hesabın
Kış etme yolumu dumandan sakla

Eğer sorucular süngü salırsa
Hak sahibi gelip hakkın alırsa
Melek nesli karşımıza gelirse
Yakma bizi nar-ı dühandan sakla

Gel Esirî bal edegör zehrini
Pak et ki sultan gire şehrini
Hazer eyle imandaki mührünü
Onu din oğrusu şeytandan sakla

 

-79-

Yalvardım Mevla'ya geçmedi dilek  
Aldı zapteyledi bu dert vah beni
Erenler de merdan yayın açmadı
Kabdan kaba soktu bu dert vah beni

 

Yalvardım Mevla'ya olmadı çare  
Yanıyor yüreğim kaynaşır yara
Ezelden yazılmış kanunu tura
Bölük bölük böldü bu dert vah beni

 

Kerbela'ya yolladım bir yavru emlik
Eylen dedim eylenmedi bir demlik
Dedim mahbup ne gördün benden kemlik

Dedi kurban içinister hah beni

 

Esiri gel dinle emri hüdayı
Küş eyle gel Kerbela'yı nidayı
Sene seksen yedi Muharrem ayı
Bu hizmete layık gördü Hak beni

 

-80-

Yaradan Allah'tan imdad olmazsa

Beyhude sevdaya yelsem çare ne?

Alemler serveri şefkat kılmazsa

Ararat günleri kalsam çare ne?

 

Kimse gelmez feryadıma ünüme

Hayıf yahşi yaman geçen günüme

Bir zalim er urup kıysa canıma

Hem ağlasam, hemi gülsem çare ne?

 

Kiraman katibi defter açınca

Azm eyleyüp kervan konup göçünce

Bu can kuşu kafesten birgün uçunca

Gül gibi sararıp solsam çare ne?

 

Can titrer cananına yetmeye

Bülbül gibi dost bağında ötmeye

Bir kamil mürşitten deman tutmaya

Hak nasip etmemiş yelsem çare ne?

 

Esiri der, haktır kuran icadı

Arifler dilinde muhabbet adı

Bir kişiye destur vermiş üstadı

Varsam ana haset kılsam çare ne?

 

-81-

Yardan ayrılalı işim zar fırak

Bildir ahvalimi seher yelleri

Asla kılmaz gönül bir yerde durak

Geçer hayalimden şirin dilleri

 

Aşık olup sevdim hakikatli yar

Aşkın zincirine oldum giriftar

Badı saba böyle söyle bir bir var

Mecnun, Leyla gibi gezdim çölleri

 

Men seni sevdim ey melek suret

Ayrılmaz serimden dert ile firgat

Yusuf ile Zelha gibi akıbet

Tutuşa zarımdan Kenan elleri

 

Hey kara gün senin ömrün az olur

Dolanır neşesi, bahar, yaz olur

Herkes huplu hubbun bulur saz olur

Garip bülbül arzu çeker gülleri

 

Yine senden olur bu derde derman

Şahım kereminden bir eyle ihsan

İki eli koynunda zayıf natuvan

Sana malum Esiri' nin halleri

 

-82-

Yek nazara baktı arifi dana

Zümrei aşıkan demkeş dediler

Ah eyledi dilden bu çeşmi şeyda

Nedir bu ahvalin gamkeş dediler

 

Yüzüme baktıkça çeşmi fettanım

Aşk ile cesette dem çeker canım

Dedim feda olsun bu hanımanım

Zay ettin aklımı serkeş dediler

 

Yaktıkça bakıttı mahitabına

Vasfına takat yok dil cevabına

Destigir ol geldim mürvet babına

Vah yazıklar buna her keş dediler

 

Ne sevdadır iki kaşın arası

Sana hattır bana yürek yarası

Alemler sultanı nedir çaresi

Derdine düşeni dem keş dediler

 

Salınırken bende koymadın takat

Boyu tuba dostum cemali cennet

Esiri der doğru bir mahi kudret

Görenler hüsnünü lem keş dediler

 

 

 

                                                          -  Ozanlarımız  -