Âşık Remzâni

 

 

 

DERVİŞ ALİ   24

Hazırlayan:  Hasan OYTUN

          

            Sivas’ın Emlek-Şarkışla civarından olduğunu tahmin ettiğimiz Derviş Ali, Alevi-Bektaşi ozanlarından olup, şiirlerinden 1856–1860 ve 1897 yıllarında yaşadığı anlaşılmaktadır. Tespit edilen tarihler de Derviş Ali’nin 19. yüzyıl halk ozanlarından olduğunu ortaya koymaktadır. Hayatı hakkında kesin bilgiler tespit edilememiştir.

            Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra Anadolu ve Rumeli’deki tekkelerin kapatılmasından duyduğu üzüntü üzerine yazdığı nefesten, yeniden kuruluş ve kurtuluş için Şah’ın yollarını gözlediği, Hacı Bektaş Veli evlâtlarından Feyzullah Çelebi’yi mürşit tanıdığı anlaşılıyor.

            Gerçek kimliği, doğum-ölüm tarihleri bilinmeyen Derviş Ali'nin, on dokuzuncu yüzyılın son yarısına değin yaşamış bir Alevi ozanı olduğu biliniyor. Ancak, yine de yaşamı hakkında ayrıntılı ve toplu bir şey

bilinmemektedir.

            Şiirleri; 12 İmamlar, Muhammed, Ali, Hacı Bektaş-ı Veli, Enbiya, Evliya, Yezit, Hızır ve Şah-ı Merdan ekseni etrafında dönmektedir. Her ne kadar da şiirleri bu eksen etrafında dönse de; onda Hazreti Ali’nin ayrı bir yeri ve değeri vardır. Yüreğinde yücelen aşk, Ali aşkıdır. Ali aşkıyla yanar kavrulur.

 

 

-1-

Adem ata gibi çiftin sürerken

Kolay gele dedi bir yeşil gelin

Gördüm cemalini oldum ben hayran

Kolay gele dedi bir yeşil gelin

 

Sana huri derler iyice baktık

Mümin kullarına ihsanı çoktur

Dünyada güzelsin menendir yoktur

Kolay gele dedi bir yeşil gelin

 

Senin şu tenlerin misk gibi kokar

Kendi kendini sırlara çeker

Başından aşağı nurların akar

Kolay gele dedi bir yeşil gelin

 

Emanet verildi sözün nihanı

Sen oldun artık canların canı

Gafil durma Derviş Ali yoklarım seni

Kolay gele dedi bir yeşil gelin

 

-2-

Ağlaya ağlaya murada geldim

Ver benim muradım Şah Hızır Baba

Yüz sürüb dergaha feryada geldim

Ver benim muradım Şah Hızır Baba

 

Dergahına geldim ben derviş oldum

Hakikat madenin ben anda buldum

Tuttu elimden de ummana daldım

Ver benim muradım Şah Hızır Baba

 

Senin dervişlerin sema'lar oynar

Pişerek özleri kazanda kaynar

Hakikat kanısın çerağın yanar

Ver benim muradım Şah Hızır Baba

 

Derviş Ali diler özüne himmet

Mahrum etmez bizi nesl-i Muhammed

Pirim Ali sensin senden mürüvvet:

Ver benim muradım Şah Hızır Baba

 

-3-

Ahiret evinden bize gel oldu

Dostlar bizim için ağlamasınlar

Evvelim Ali'dır ahir Muhammet

Boşa bizim için ağlamasınlar

 

Üstüme geliptir bir böyük duman

Yüklendi göçümüz gediyom heman

Önümde kılavuz Oniki İmam

Dostlar bizim için ağlamasınlar

 

Muhammet mehtı divanda vezir

Her nerde çağırsan hak orda hazır

Meyyittimi yuyan bozatlı hızır

Sakın benim için ağlamasınlar

 

Hak taaladan geldi ise bu işler

Muhammedin şevkine cümle güneşler

Tuz ekmeğı helal edin kardeşler

Dostlar bizim için ağlamasınlar

 

Fırgatıma yerler gökler derildi

Düldülün zarbından dünya yarıldı

Sorgu suvalimiz burda soruldu

Sakın bizim için ağlamasınlar hü

 

Kimseler bilmedi benim halımı

Oniki İmama dönderdim yolumu

Bir seyide verin benim salımı

Sakın benim için ağlamasınlar

 

Derviş Ali’yede bir gün gel olur

O zaman da cihanda inilti olur

Bizi arayanlar mahşerde bulur

Gayrı bizim için ağlamasınlar

 

-4-

Ala gözlü nazlı pirim

Gönül senin pervendedir

Ben severim sen kaçarsın

İman senin nerendedir

 

Akar boz bulanık çaylar

Meyvasız olur mu bağlar

Akın ile olmaz sağlar

Hesap yolu sürendedir

 

Derviş bellidir tacından

Dert alıyor dert ucundan

Şu densiz insanlar suçundan

Sefil baykuş virandadır

 

Derviş Alim der övdüğüm

Aşkın hayalin kurduğum

Suç benim değil sevdiğim

Sana meyil verendedir

 

-5-

Bir kişi pirimin yüzünü görse

Ay ile gün yüzün görmüş gibidir

Eğilse ayağına yüzünü sürse

Yetmiş kez Kâbe'ye varmış gibidir

 

Az az baksa baksa yine yürüse

Kalbindeki kin ile kibir var ise

Bir kişi ikrarın inkâr olursa

İblise temessük vermiş gibidir

 

Bu yola gidemez asla bir nâşi

Anın dostu andan ayrılmaz başı

İkrarına kast eylese bir kişi

Hak'kın hazinesin yarmış gibidir

 

Biz de varsak imamların yoluna

Karışalım gerçeklerin sırrına

Kişi günahını almazsa eline

Şeytanın dârına durmuş gibidir

 

Derviş Ali'm eder rızaya gelse

Gerçekler bâbını arasa bulsa

Bir mümin kızını Yezit'e verse

Yetmiş bin evliya kırmış gibidir

 

-6-

Çiçeklerin serfirazı cümlesinden âlâ nerkis

Bağın bahçenin şahpazı hüsnü yek dü bâlâ nerkis

 

Sarıdır çiğdemin donu arzulamış ireyhanı

Bülbül sever gülistanı diler ki açıla nerkis

 

Gül açılmayan bahçede bülbül de kaldı feryade

Karanfil ile yaylada hub açılmış vâlâ nerkis

 

Hoş severim erguvanı fesleğen canımın canı

Arzulamış yasemini hasret dürür güle nerkis

 

Derviş Ali'nin virdinde hayali kaldı derdinde

Yalınız düşmüş yurdunda sunulmuştur ele nergis

 

-7-

Derdim Muhammet'ten derman Ali'den

Yanıyor yüreğim yara ne dersin

İnayet umarım Bektaş Veli'den

Yarama bir melhem ura ne dersin

 

Ali Muhammet'ten benim idrakım

Evlâdı Resul'e yok şüphe şekkim

Cümleden aşağı türabım hakim

Benim gibi günahkâra ne dersin

 

Ali Muhammet'tir Muhammet Ali

Sırr-ı Mürtaza'dır Bektaş-ı Veli

Sevdiği âşığa içirir dolu

Ali gibi Hûlaskâra ne dersin

 

Muhammet Ali'ye göz gönül kattım

Hicap perdesini aradan attım

Cemalin nurunu şahım seyrettim

Aşık oldum bu didara ne dersin

 

Derviş Ali'm aşk kitabın dinledim

İkrarım Ali'ye yoldaş eyledim

Cemalin şehrini seyran eyledim

Mısır gibi ulu şara ne dersin

 

-8-

Erenler, Veliler, Kırklar, Yediler

On iki imamlar kurbanıyız biz

Okundu tekbiri, durduk kıbleye

On iki imamlar kurbanıyız biz

 

Şahım sen kimseye bulma bahane

Bir zaman söylensin iki cihane

Rıza lokmasını ulu divane

On iki imamlar kurbanıyız biz

 

Anamız Meryem'dir, atamız Cibril

Nefesten zahirdir hükmüne kail

Bizi şaha kurban etti Azrail

On iki imamlar kurbanıyız biz

 

Yedi kere yünceğizim kırptılar

İbrahim'in sürüsüne kattılar

Etimi de pare pare ettiler

On iki imamlar kurbanıyız biz

 

Kurbanlık koç ile bile yıkandım

Feriştehler çaldı, ben de sayıldım

Kırklar makamında ben de doyuldum

On iki imamlar kurbanıyız biz

 

Derviş Ali' im, kanın na-haka dökme

El ne derse desin, sen ana bakma

Şah yürümedikçe postundan çıkma

On iki imamlar kurbanıyız biz

 

-9-

Gadir Mevlâm ne acayip gulların

Gerçek âşıkların hali sorulmaz

O yürür meydanda talibim diye

Bir hayır emelde eli bulunmaz

 

Meydana gelince beli bes derler

Kazandığım helâl haram has derler

Hak'tan haberi yok cennet isterler

Pirsiz bu cennetin yolu bulunmaz

 

Tazeden kesilmiş akçayım derler

Güzeller elinde bohçayım derler

Dört duvarı mamur bahçayım derler

Meyvası yenecek dalı bulunmaz

 

Kime sorsam Hak'kın yariyim diye

Lokmanım yaranı sarayım diye

Her çiçek toplayan arıyım diye

Boş kalmış kovanlar balı bulunmaz

 

Derviş Ali'm Hak'kın binasın yıkma

Gulda gusur çoktur gusura bakma

Ali ismi çoktur hep delip dakma

Benim aradığım Ali bulunmaz

 

-10-

Gönül gel seninle muhabbet edelim,

Araya kimseyi alma sevdiğim.  

Ya benim kimim var kime yalvarayım,

Kaldır kalbindeki karayı gönül.

 

Dünya için gül benzini soldurma

Halden bilmeyene halin bildirme

Tabip olmayana yaran sardırma

Azdırırsın bir gün yarayı gönül

 

Solmazsa dünyada güzeller solmaz,

Bu dünya fanidir kimseye kalmaz.

Yalan dolan ile sofuluk olmaz,

Mümin olan bekler sırayı gönül.

 

Derviş Ali’m öğüt verir özüne,

Gönül lütfeyledi geldi sözüne.

Azrail konarsa göğsün düzüne,

O zaman bekleme sırayı gönül.

 

-11-

Her sabah her sabah sinem bülbülü

Öter dertli dertli gör ne sesi var

Hûb açılmış lâleri sümbülü

Hiç ayrılmaz şu dağların pusu var

 

Embiya evliya Hak'kın misalı

Mümin Müslim cümle cennet hayali

Yezit dünya için gamlı gussalı

Aldırmış dinini gör ne yası var

 

Embiya evliya Hak'kın kuludur

Er Evliya Mühammed-ü Ali'dir

Dört kapı kırk makam mümin yoludur

Münkir münafıkın bun da nesi var

 

Şeriat tarikat iki kardeştir

Marifet hakikat ona yoldaştır

Dört kapı mümine açılır hoştur

Münafığa kuyuları kusu var

 

Yezid'ler efsane sayar ibâdet

Bâtın zulümatta yoktur selâmet

Derviş Ali çekmez asla kasavet

Tâati makbuldür hub binası var

 

-12-

Horasan'dan gelir bir hub bezirgan

Türlü meta satar Sultana yalvar

Yüzü la'l ü gevher Şah damgası var

Bir ulu bezirgan imrana yalvar

 

Sadık yar elinden dolu içilür

Lam elifden Küntükenz'im açılur

Perdeyi refeden sırdan geçilür

Merd-i meydan olan merdana yalvar

 

Kafu nun emriyle kurdum mekanı

Zülfün kemend ettim dilerim kanı

Aşıkların sadıkların sultanı

Lisanı dür gevher nihane yalvar

 

Ol nihandır ab-ı revan çeşmesi

Ceddim imam Ca'fer cevahir hası

Sulb-i tahir şu alemin şu'Iesi

Cemalin nurundan didare yalvar

 

Meded mürvet Derviş Ali biçare

Kapuna gülamım hem aşikare

Arzıhal yazayım ol sadık yare

Bir de bizim içün ol pire yalvar

 

-13-

Kime canım desem canımı alır

Böyle bir karalı bahtım var benim

Kime iyilik etsem kötülük gelir

Ah nideyim kader talihim benim

 

Yelden yanı dulda oldum bilmedi

Günden yanı gölge oldum bilmedi

İyi dedim kötü demek olmadı

Ah neyleyim namus benim ar benim

 

Derviş Ali'm ey'dur dostundur kimler

Atını nallamış peşimdekiler

İdamıma karar verse hâkimler

Dilim dursa cesedim der yâr benim

 

-14-

Kurbanın yüreği mimdir ayındır

İki melek bir sofıya tayındır

Rehber çobandır da talib koyundur

Sesleyüben tuz ile melenemez mi

 

Adım adım Hak cemine gelirsün

Günahını alup dara durursun

Kendi ettiğini elden bilürsün

Zebaniler onu nara sürmez mi

 

Kalkub Hak cemine gelemeyenler

Kovudan gıybetten farımayanlar

Mürşid karşısında arınmayanlar

Kadir Mevlam onu süründürmez mi

 

Sofi oldur gördüğünden alına

Büyük küçük mevcud anda biline

Mü'min kullarına erkan çalına

Saki kadeh suyun dolandırmaz mı

 

Derviş Ali' m pire vardı hac-oldu

Deccal çıktı geçinmesi güç oldu

Zamane talibi şimdi piç oldu

Sitem sürsem cemi bulandırmaz mı

 

-15-

Muhammed Feyzullah intikal etti

Yedinci kat arşı Rahman ağladı

Arşta melaike yasını tuttu

Sekiz cennet huri gılman ağladı

 

Arştaki melaik durdular safa

Yas u matem tuttu ta kaftan kafa

Bir ah çekti Muhammed El Mustafa

Fahr-i alem iki cihan ağladı

 

Fahr-i alem iki cihan nuruna

Akıl ermez gerçeklerin sırrına

Seyyid Sultan Cemal geçti yerine

Mehdi Resul Sahib-zaman ağladı

 

Eyvah yasta gördüm Cemalullah’ı

Gerçek ölmez don değişir vallahi

Vaktin imamıdır Pir Feyzullahi

Cedd-i paki Şah-ı Merdan ağladı

 

Erler evliyalar tuttular yası

Vaktin imamıdır mülkün ihyası

Tarikat ehlinin hem rehnüması

İmam Cafer Sadık erkân ağladı

 

İmama çileyi ezel ettiler

Yezid’e la’net hezar ettiler

Şehitler gaziler hep zar ettiler

Hüseyin Şah-ı Şehidan ağladı

 

Zeynel Abidin'in geldi sıbtından

İmam Rıza'nın var oldu nurundan

Arşta melek yerde insan zarından

Eğlenüben çarh-ı devran ağladı

 

Ehl-i beyt analar ettiler figan

Hatice Fatıma tuttular efgan

Çifte şehzade-yi Veli-yi sultan

Dideler kanlı yaş giryan ağladı

 

On iki imamların sülalesinden

Yer gök titredi suyun sesinden

Hünkar Hacı Bektaş Veli neslinden

Ruz ü şeb mihr-i dirahşan ağladı

 

Kırklar Meydanı’ndan içeri girdi

Ecdad-ı pakine yüzünü sürdü

Muhammed Ali’yi orda gördü

Hünkar Hacı Bektaş Sultan ağladı

 

Münevver kılındı Kırklar Meydanı

Yerine koydular Şah-ı Cihan-ı

Gördü ah çekti zinde küşte-ganı

Hazret-i Pir Balım Sultan ağladı

 

Ali ve Veli tabutun tuttu

Yürekler kanattı uçarak gitti

Dervişler mersiye kıraat etti

Dört kitab zorlandı Furkan ağladı

 

Bin iki yüz doksan dört oldu bu sene

Derviş Ali'm söyler hem yana yana

Kerbelâ Çölü'nde ulu meydana

Şehitlerden akan al kan ağladı

 

-16-

Müsahib sırrını açan müsahib

On iki imam dergahına varamaz

Müsahibe özün saçan müsahib

On iki imam dergahına varamaz

 

İki müsahib etseler gümanı

Yoktur anların hiç dini imanı

Şeyh Safi derinde bulunmaz yeri

On iki imam dergahına varamaz

 

İki müsahib kazancı olsa ay

İmam Ca'fer erkanında yok yeri

Anı kabul etmez erlerin eri

On iki imam dergahına varamaz

 

İki müsahib eylese muhabbet

Ne şefaat olur bil ne de rahmet

Yer ve gök anlara eder hem lanet

On iki imam dergahına varamaz

 

Müsahibden biri gitse dışarı

Bir dahi girmez kapudan içeri

Anı kabul etmez on iki imam, Ali

On iki imam dergahına varamaz

 

İki müsahib düşerse dillere

Anların önü de gider sellere

Zebaniler dahi koşar zorlara

On iki imam dergahına varamaz

 

Derviş Ali'm kem işlerden bezgindir

İhlaslı talib katara düzgündür

İki müsahib birinden bir gündür

On iki imam dergahına varamaz

 

-17-

Nefes harceyleyip salma araya

Bir haddin bilmeze bildiremezsin

Müşteri olmadan gelip geçene

Gel al deme ile aldıramazsın

 

Ne güzel kapıdır görünen kapı

Ordan gelir geçer kulların hepi

Emek sarf eyleme yapaman yapı

Kumdan duvar örme kaldıramazsın

 

Derviş Alim derki koyman haini

Hain beğenmiştir kendi huyunu

Dibi delik kaba hak kın suyunu

Taşıyıp yorulma dolduramazsın

 

-18-

Seherde uğradım bülbül sesine

Bülbül ağlar ağlar güle getirir

Bakın şu feleğin ihmal işine

O da cefasını kula getirir

 

Debreştirmen beni dertlerim tamam

Muhabbet şirindir vermiyor aman

Üstümüzde döner çark ile devran

Devran bizi halden hale getirir

 

Derviş Alim eydir nefesim haktır

Hak diyen canlara şek şüphem yoktur

Cehennem diyorlar dal odun yoktur

Herkes ateşini burdan götürür

 

-19-

Şu alemde ıslah olayım dedim

Gönül muradına erdi sonradan

Zamane halkına sırrımı verdim

Sermayeden zarar ettim sonradan

 

Şu Ebu Cehil'in kara yüzleri

Ey - olmuyor yaramazın gözleri

İki dinli her cahilin sözleri

Durdukça kar etti cana sonradan

 

Geldin benim ile kondun konuştun

Kadehi ver dedin doldurdun içtin

Bir Hak lokmasıydın müşteri düştün

Kalbin çürük imiş bildim sonradan

 

Gidi münafıklar girdi kanıma

Cefa etti cesedime canıma

Hangi peygamber girdi deve donuna

Ah ettikçe ben de bildim sonradan

 

Yol bir olunca erkan da bir olur

Yalancılar bu meydandan sürülür

İpi çürük olan bir gün üzülür

Sarma ile temel tutmaz sonradan

 

Derviş Ali'm eder bir kar edelim

On iki imam meclisine girelim

Mülceme Muaviye'ye lanet edelim

Dönme ile talib olmaz sonradan   

 

-20-

Ta ezelden meyil verdik bu sırra

Mayası Hak'dandır boyandık nura

Arşdan yüz dört kitab inince yere

Kur'an Muhammed'e inen Ali'dir

 

Ali'm Zülfikar'ı ele alınca

Şeriatı tarikatta bulunca

Kudüs-Şerif cami'ine girince

Temcid ezanı okuyan Ali'dir

 

Şems ü Kamer zuhur etti cihane

Sofu yoktur tuttuğu iş bahane

Yarın varılınca ulu divane

Divanda suçunu soran Ali'dir

 

Kim getürdü muvafıkı cemine

La'net olsun ol Yezid'in şanına

Taliblik etmedi kerem Kanına

Yezid'i dergahdan süren Ali'dir

 

Dergaha akıyor pınarın başı

Alnında yıldızı tuğradır başı

İmam Hasan On İki İmam`lar başı

Güneş Hüseyn dersin veren Ali'dir

 

İmam Zeynel kalbimizde salavat

Şah imam Bakır'dan bulduk muhabbet

Ca'fer'i görünce artıyor firkat

Serimi sevdaya salan Ali'dir

 

Kazım-ı Musa Rıza'ya varalım

Taki Naki Askeri'yi görelim

On İki İmam'lara yüzler sürelim

İmamları candan seven Ali'dir

 

Hasan Askeri'nin açıldı bahtı

Doksan bin erle kıla hucceti

Menşurun sahibi Muhammed Mehdi

Kıyamda yarasın saran Ali'dir

 

İsa peygamberim Şam'a girince

Yer ve gök titredi Ali gelince

Ali'm Zülfikar'ı ele alınca

Yezid'i bölük bölük eden Ali'dir

 

Gel hey Derviş Ali'm Hızır üstadım

Muhammed Ali'den vardır küşadım

Yedi derya gibi artar feryadım

İçüp serçeşmeden kanan Ali'dir

 

-21-

Tenim gümrah oldu canım sıkıldı

Yağdırma başıma kar Teslim Abdal

Canım geldi cesedime tıkıldı

Bu zayıf halimi gör Teslim Abdal

 

Er işidir çifte kantar götürmek

Veli işidir kulun işin bitirmek

Her nerde görüldü kulluk yetirmek

Ustada erince car Teslim Abdal

 

Derviş Alim eydir güldür kokunca

Düzenimiz uvat ola bakınca

Herkes yavrusuna sahip çıkınca

Bizi sen peşine sar Teslim Abdal

 

-22-

Yedi kere durdum Ali’nin dârına

Erenler kılavuzum On İki İmam’dır

Yolumuz uğradı Hakk didârına

Erenler kılavuzum On İki İmam’dır

 

Ala gözlü şâhım yerden var idi

Yeryüzünü yeşil çadır bürüdü

Doksan bin evliyâ kalktı eridi

Erenler kılavuzum On İki İmam’dır

 

Hasan Hüseyin’dir şehitler başı

Arzuladı gönlüm Hacı Bektâş’ı

Zeynel’abâ idi güneşi

Erenler kılavuzum On İki İmam’dır

 

İmam Bakır İmam Ca’fer’in yâri

Musâ Kâzım Rızâ’nın serveri

Hurilerin, meleklerin kırmanı

Erenler kılavuzum On İki İmam’dır

 

Taki Naki’nin eşiğine yaslandım

Vardım Ali’nin dârına durdum

Ol Hasanü’l-‘Askeri’den bize ola yardım

Erenler kılavuzum On İki İmam’dır

 

Derviş Ali’m der ki diyem imânım

Âhiret evine göçtü kârbânım

Muhammed Mehdi’ye akıyor kanım

Erenler kılavuzum On İki İmam’dır

 

-23-

Yeri göğü arşı kürsü yaradan

Men Ali'den başka Tanrı görmedim

Yaradub kulunun kısmetin veren

Men Ali'den başka Tanrı görmedim

 

Bin bir ismi vardır bir ismi Allah

Eğer inanmazsan hem vallah billah

Ademi görmüşüm elhamdülillah

Men Ali'den başka Tanrı görmedim

 

Cennet-i alanın altundur taşı

Her ne görür isen hikmettir işi

Yüz yiğirmi dört bin nebiler başı

Men Ali'den başka Tanrı görmedim

 

Ali gibi er gelmedi cihane

Ana da buldular dürlü bahane

Yedi kez uğradım ulu divane

Men Ali'den başka Tanrı görmedim

 

Derviş Ali'm bu ikrara beli dir

Dilim söyler ama kendim delidir

Allah bir Muhammed Tanrı Ali'dir

Men Ali'den başka Tann görmedim

 

-24-

Ziyaret eyledim Veli Dede'yi

On iki imamların yolu var deyu

Cennetten sürdüler Adem atayı

Belinde Muhammed Ali var deyu

 

Muhammed Ali'nin ciğeri dağlı

Hasan'a sundular zehirden dolu

Şah imam Hüseyin Ali'nin oğlu

Kerbela çölünde eli var deyu

 

İmam Zeynel'aba imamlar hası

Muhammed Bakır'ın oldu atası

imam Ca'fer katarına katası

Cümle erenlerin yolu var deyu

 

Musa-i Kazım'ın elini alın

Rıza'dan gelene siz kail olun

Muhammed Taki'nin yanında bulun

Elinde bir gonce gülü var deyu

 

Ali Naki imamların has gülü

Hasen-ül Askeri mümince kulu

Muhammed Mehdi'dir ol şahım Ali

Cümle erenlerin hali var deyu

 

Derviş Ali' m sen de söyle bir kelam

Cümlesi Allah'dır hep alem tamam

Bizim katarımız on iki imam

Aşkın deryasında gölü var deyu

 

 

Kaynakça

 

• Vasfi Mahir Kocatürk : Tekke Şiiri Antolojisi. Edebiyat Yayınevi, Ayyıldız Matbaası, Ankara 1968.

• İsmail Özmen: Alevi - Bektaşi Şiirleri Antolojisi (19 Yüzyıl 4. Cilt). Saypa Yayınları, Ankara 1995.

• Cahit Öztelli: Bektaşi Gülleri -Bektaşi-Alevi şiirleri Antolojisi. Milliyet Yayınları: Türk Klasikleri Dizisi 10,

   Murat Matbaası, İstanbul 1973.

 

                                             -  Ozanlarımız  -