Âşık Remzâni

 

 

 

Deyişlerin Dili 27

 

NaciyeBacı, Güzide Ana

 

Dertli  DİVANİ

Şubat  2016

 

Merhaba dostlar, bu sayımızda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla iki kadın ozanımızın birer deyişini paylaşıp yorumlamaya çalışacağım.

 

Naciye, Naciye Bacı mahlasını kullanan ozanımızın ne yazık ki özgeçmişine yönelik bir bilgi edinemedim.

 

M. Tevfik Oytan’ın Bektaşiliğin İçyüzü adlı kitabında ve başka kaynaklarda sadece birkaç deyişleri bulunmaktadır. Güzide Ana’nın özgeçmişini dergimizin´17. sayısında aktarmıştım.

 

 

Naciye Bacı

 

Ey Erenler Erler Nasıl Ersiniz

 

Ey erenler, erler nasıl ersiniz?

Söyleyin sizinle davamız vardır

Bacıları niçin “nakıs” dersiniz

Bizim de Hazreti Havva’mız vardır

 

Naciye Bacı, deyişin birinci dörtlüğünde; ey erenler sizler nasıl ersiniz? Güya gerçeği bilenlersiniz, söyleyin; sizinle davamız vardır. “Bacıları niçin eksik görüyorsunuz. Bizim de Hazreti Havva’mız vardır” derken, insanoğlunun ilk anası olarak bilinen Havva olmasaydı Âdem’in tek başına ne anlamı olurdu? demek istiyor.

 

Hala kadınlarımıza “eksik” denildiğine zaman zaman şahit oluyoruz. Naciye Bacı da bu yaklaşıma kafa tutuyor ve davacı oluyor. Aslında kadın erkek diye bir ayrım tabiatın doğasına da aykırıdır. Birinden birisi olmasa üreme olmaz. O halde kadını eksik gören anlayışı ortadan kaldırmak gerekmez mi? Evet!

 

Bizi de hâlk eden Süphan değil mi?

Arslanın dişisi arslan değil mi?

Söyleyin, Makbûl-i Rahman değil mi?

Ümmü-Gülsüm, Zeynep, Leyla’mız vardır

 

Naciye Bacı bu dörtlükte kadınların erkeklerden eksik yanlarının olmadığı gibi erkeklerde bulunmayan özelliklerinden de bahsediyor. Bizi de var eden, her türlü hata ve noksanlıklardan uzak olan “Süphan değil mi? Arslanın dişisi arslan değil mi? Söyleyin Makbûl-i Rahman değil mi?

 

Hakk’ın da sıfatlarından olan “Rahmaniyilere de kötülere de merhamet eden, anlamına gelmekte olup, kadınlar kadar merhamet, şefkat, esirgeme ve bağışlama duygusu güçlü olan bir canlının olmadığı gerçeğini ifade ediyor. Kerbelâ’da acılar içinde kalan, mersiyelerde de anlatılan, İmam Hüseyin’in kız kardeşi, künyesi Ümmü Gülsüm olan Zeynep ve eşi Leyla’yı, aynı zamanda masum Ali Ekber’in annesini örnek vererek dile getiriyor.

 

Naciye fakire, kemter bacıdır

Muhammed-Ali’ye kuldur, Naci’dir

Cümle erenlerin başı tacıdır

İşte Fatımatüzzehramız vardır

 

Bu son dörtlükte; Naciye, özünü noksan bilen, eksik gören, aciz, fakir bacıdır. Muhammet-Ali’ye dâhil, bağlı ve teslim olandır, her türlü olumsuzluklardan kurtulandır. Cümle erenlerin, başı tacı olan işte Fatıma Zehra’mız vardır, diyor.

 

 

Güzide Ana

 

Gel Ey Sofu Hak Ararsan

 

Gel ey sofu Hak ararsan

Yönün dönder bize doğru

Ne buldun beyhude laftan

Yaşın vardır yüze doğru

 

Ey sofu Hakk’ı arıyorsan, başka yana gitme, gel bize karış, Hakk’ın Âdem’de olduğunu göreceksin. Bu kadar yaşamışsın, yüz yaşına doğru gelmişsin. Boş laflardan ne öğrendin ne buldun.

 

Her suya karışıp akma

Sen seni odlara yakma

Er isen kem gözle bakma

Gelen giden kıza doğru

 

Her olur olmaza uyup, beraber hareket etme, kendini ateşe atma, başına belalar sarma. Eğer insan isen kadını sadece cinsiyeti ile değerlendirip, ona kötü gözle bakma.

 

Düşme nefsin tuzağına

Cehdet yolun uzağına

Bir gün de ömrün bağına

Gazel iner güze doğru

 

Kin, kibir, buğz, (adavet-düşmanlık) hırs, tamah, öfke, maskaralık” olarak bilinen nefsin tuzağına düşme. Çaba sarf et, gayret et, emek ver. Dört Kapı Kırk Makam aşamalarından geç ki yolun uzağına, varılacak olan en son aşamaya ulaşasın. Hakk’la Hak olasın. Bir gün gelecek yaşlanacaksın; ömrün tükenecek ve bu dünyadan göçüp gideceksin.

 

Haberdar ol şeriattan

Yol bulasın tarikattan

Marifetten hakikattan

Eriş gerçek söze doğru

 

İnsanlar arasında hak hukuk adalet denen şeriatı bil ki tarikattan öteye yol gidebilesin. Maddeyi-manayı, zahiri-batını bilen ariflerin sözüne kulak ver ki marifet ehli olup, hakikate erebilesin.

 

Güzide bildi suçunu

Seyretti Çin’i Maçin’i

Gam değil çekti göçünü

Hakk’a giden ize doğru

 

Güzide, suçunu hatasını bildi ve giderdi. Eksiğini tamamladı. Çin’i Maçin’i seyretti. Can gözü açıldı, zahiri-batını fark etti. Gam çekmedi, kimseye minnet etmedi, muhabbete yabancı olan hâl bilmezlerden uzaklaştı. Hakk’a doğru giden yola koyuldu.

 

 

Sözlük:

 

Beyhude: Boş, yararsız, gereksiz.

Cehd etmek: Çaba sarf etmek.

Kem: Kötü.

Kemter: Aciz, fakir, hakir.

Maçin: Çin’in güneyi.

Makbul-i Rahman: Makbul olan rahman. İyilere de kötülere de merhamet eden, acıyan.

Naci: Necat bulan, kurtulan.

Nakıs: Eksik.

Od: Ateş.

Süphan: Her türlü hata ve noksanlıktan uzak olan. Hakk’ın sıfatlarından.

 

Kaynak:

 

M. Tevfik Oytan, Bektaşiliğin İçyüzü, 1. Cilt, s. 155.

Ali Celalettin Ulusoy, Pir Dergâhından Nefesler.

 

 

Naciye Bacı

 

Ey Erenler, Erler Nasıl Ersiniz?

 

Ey erenler, erler nasıl ersiniz?

Söyleyin sizinle davamız vardır

Bacıları niçin “nakıs” dersiniz

Bizim de Hazreti Havva’mız vardır

 

Bizi de hâlk eden Süphan değil mi?

Arslanın dişisi arslan değil mi?

Söyleyin, Makbûl-i Rahman değil mi?

Ümmü-Gülsüm, Zeynep, Leyla’mız vardır

 

Naciye fakire, kemter bacıdır

Muhammed-Ali’ye kuldur, Naci’dir

Cümle erenlerin başı tacıdır

İşte Fatımatüzzehramız vardır

 

 

Güzide Ana

 

Gel Ey Sofu Hak Ararsan

 

Gel ey sofu Hak ararsan

Yönün dönder bize doğru

Ne buldun beyhude laftan

Yaşın vardır yüze doğru

 

Her suya karışıp akma

Sen seni odlara yakma

Er isen kem gözle bakma

Gelen giden kıza doğru

 

Düşme nefsin tuzağına

Cehdet yolun uzağına

Bir gün de ömrün bağına

Gazel iner güze doğru

 

Haberdar ol şeriattan

Yol bulasın tarikattan

Marifetten hakikattan

Eriş gerçek söze doğru

 

Güzide bildi suçunu

Seyretti Çin’i Maçin’i

Gam değil çekti göçünü

Hakk’a giden ize doğru

 

                                                          -  Makaleler  -