Âşık Remzâni

 

 

 

Deyişlerin Dili 12  Aşık Daimi

 

Dertli Divani

 

Merhaba Dostlar,

 

Dergimizin bu sayısında yüzyılımızın önemli ozanlarından Âşık Daimi Baba’ya ait bir deyişi yorumlamaya çalışacağım. Her mısrasından bir makale yazılacak kadar derin olan bu deyişe geçmeden önce kısaca Daimi babayı tanıyalım.

 

Âşık Daimi

 

Asıl adı İsmail Aydın olan Âşık Daimî, 1932 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Âşık Daimî’nin çocukluk yılları Tercan’da geçmiş ve askere gidene kadar da yaşamını burada sürdürmüştür. Bu yörenin kültürüyle donanmış ve ilk düşünsel gıdasını burada almıştır. Daimi’nin babası Musa Dede yörenin isim yapmış önemli Alevi dedelerindendir.

 

Daimî’nin iki dedesi de saz ustasıdır. Yedi yaşında dedesi Dursun’dan ilk saz dersini alır. Dursun dedesinden aldığı derslerle kısa sürede iyi saz çalan birisi olur. Bu alanda ustalaşır. İyi saz çalmasının yanında, deyişleri iyi okuması ve yorumlaması da hemen fark edilir.

 

Daimi, yaşamış olduğu kültürü çok iyi özümsemiştir. Bağlı olduğu Alevi öğretisini ve kültürünü derinlemesine incelemiş ve kendisini yetiştirmiştir. Tasavvuf ve Bâtıniliği derinlemesine özümsemiştir.

 

Daimî, ozan olarak bu bilgisini ve birikimini halka yansıtmış ve özellikle tasavvuf içerikli deyiş, türkü, ağıt, mersiye, düvaz imam gibi eserler üretmiştir.

 

Âşık Daimî, 17 Nisan 1983 yılında elli bir yaşında Hakk’a yürüdü. Mezarı Karacaahmet Türbesi’nin yanındadır.

 

Ben Beni Bilmezdim

 

Ben beni bilmezdim hatır kırardım
Meğer ilmim noksan imiş bilmedim
Ben insandan başka ilah arardım
Meğer İlah (Kâmil)insan imiş bilmedim

 

Halk arasında “Üç günlük dünya hatır kırmaya değmez” diye bir söz hep söylenir. Gerçekten hepimiz buna inanırız ama yine de hatır kırar gönül yakar dururuz neden? Yunus Emre de;

 

“Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Bir göz açıp yummuş gibi”

 

derken insanoğlu ne kadar yaşarsa yaşasın ömrünün sonunda o uzun yılların bir yel esip geçmiş ve bir göz açıp yummuş kadar kısa bir andan ibaret olduğunu fark ediyor. Demek ki hüner dünya varlığının hatır kırmaya değmediği bilincine varmaktır. Daimi kendine söylerken aslında bize böylece nasihat ediyor.

 

“Ben beni bilmezdim hatır kırardım
Meğer ilmim noksan imiş bilmedim”

 

dizelerinde hatır kırmak: Bir insanın kendini bilmediğinden ve ilminin noksanlığından kaynaklanmaktadır.

 

“Ben insandan başka ilah arardım
Meğer ilah (Kâmil) insan imiş bilmedim”

 

dizelerinde inandığımız değerleri, insanoğlunun varlığından bu yana olan biten bütün olayları, tarihi bilgi ve bulguları, teknolojinin insanoğlunun hizmetine sunduğu araç ve gereçleri akıl ve bilim yoluyla ortaya koyan insanın kendisi olduğuna göre insandan (Kâmil insan) başka yerde ilah, Allah, Tanrı, Hak aramaya gerek yok; meğer her şey insanda imiş bilmedim.

 

Tüm vadiler gibi sahralar gibi
Sıra dağlar gibi yaylalar gibi
Akan sular gibi deryalar gibi
Cümle âlem bir can imiş bilmedim

 

Bilim adamları, “Evren başlangıçta bir ışık, enerji ya da ateş kütlesinden ibaret bir bütün halinde idi.” diyorlar. Canlı cansız bütün varlıkların bir nesneden, bir potadan olduğu felsefi açıdan da kabul edildiğine göre Vadilerin, Sahraların, Dağların, Yaylaların ve akan suların iç içe olduğu gibi bütün alemler de bir can imiş bilmedim.

 

Daimi’yim benliğime kanardım
Ben beni görmezdim eli kınardım
Kişiyi kendime düşman sanardım
Nefsim bana düşman imiş bilmedim

 

Kişinin en büyük düşmanı nefsidir. Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancında nefs; insanı doğru yoldan azdıran, benlik-bencillik-egoistlik denilen çirkinliktir. Kin, kibir, buğz, adavet, tamah, öfke ve kahkaha nefsin yedi kötü yanlarıdır. Bunlar kimde var ise o insanlıktan çıkmış nefsinin kulu ve kölesi olmuştur. Asıl gerçek kişi kendi hatasını ve eksiğini gören kabul eden ve bunu düzeltendir.

 

“Daimiyim benliğime kanardım
Ben beni görmezdim eli kınardım”

 

dizelerinde Daimi kedine söylerken yine bize nasihat ediyor. Ben merkezli olan insanlar kendini görmez, hep başkasında kusur arar ve başkasını kınar.

 

“Kişiyi kendime düşman sanardım
Nefsim bana düşman imiş bilmedim”

 

dizelerinde de kişinin en büyük düşmanı nefsidir. Nefsinin tuzağına düşen ki “Nefse uyan Hakk’a uymuş değildir” dizesinde nefsini düşman bilip yenmesi gerekirken kişileri düşman görmek cahilliktir, hamlıktır, körlüktür diyor, Daimi baba.

 

Deyişler ne kadar açık ve anlaşılır olsa da özünde iç anlamlar taşıdığı yoruma muhtaç olduğu bir gerçektir. Yol ulularımız ve ozanlarımız Dergâhlarda, her muhabbette söylenen üç deyiş bir Düvazdan sonra “Âşık saçar arif seçer” diye ortaya bir söz atılınca deyişler kelime kelime arifler tarafından irdelenir ve o muhabbette bulunan her bir can birer filozof gibi yetişirdi.

 

Bugün de Alevi-Bektaşi-Kızılbaş geleneğinin sürdürülmeye çalışıldığı her alanda bunun yapılması zorunlu hale gelmiştir.

 

Aşk ile.

 

                                                      - Makaleler -