Âşık Remzâni

 

 

 

Deyişlerin Dili 10  Kul Nesimi

 

Dertli Divani

 

Sevgili dostlar, bu sayımızda on yedinci yüzyılda yaşamış önemli ozanımız Kul Nesimi’ye ait bir deyişi açıklamaya çalışacağım. Bu deyiş Urfa, Kısas, Sırrın ve Akpınar cemlerinde onlarca yıldır icra edilmektedir. Günümüz Türkçesi ile olsa da çok derin anlamlar içeren deyişe geçmeden önce ozanımızı kısaca tanıyalım.

 

Kul Nesimi

 

Asıl adı Ali olan Kul Nesimi’nin, 1417 yılında Halep’te derisi yüzülerek idam edilen Seyyit Nesimi’yi rehber edindiği için Nesimi mahlasını kullandığı tahmin edilmektedir. Doğum ve Hakk’a yürüdüğü tarih bilinmemektedir. Kul Nesimi on yedinci yüzyılın ünlü Bektaşi ve Hurufi ozanıdır.“Kime Ne” ve “Güldür Gül” gibi ünlü eserlerinde, aruz ve hece ölçülerini ustaca kullanmasından iyi bir eğitim gördüğü anlaşılmaktadır. Anadolu’yu köy köy sazıyla dolaşan Kul Nesimi’nin Sait Emre soyundan olduğu kendi deyişlerinden bilinmektedir.

 

Bugün Erenlere Kurban

 

Bugün erenlere kurban
Serim meydanda meydanda
Bütün ikrar canım feda
Canım meydanda meydanda

 

Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancında; Hak-Muhammet-Ali yoluna ikrar veren can, “Ölmek var dönmek yok” anlamında Teslim-i Rıza (Rızalıkla kendini yola adama) olup yola bağlanır.

 

Bu dörtlükte Yol’a ikrar veren bir canın durumu anlatılıyor: Erenler yoluna başımı, canımı vermeye ve verdiğim ikrarda durmaya Allah-eyvallah meydandayım, dardayım diyor.

 

Kellemi koltuğuma aldım
Kan ettim kapına geldim
Ettiğime pişman oldum
Sırrım meydanda meydanda

 

İnandığı davaya baş koyanlar için “Kelle koltukta” denilmektedir. Yol’a ikrar verirken ise “Elimiz erde, yüzümüz yerde, özümüz Dâr’da; Hak-Muhammet-Ali meydanında ne haktan kaçar ne de haktan geçeriz. Bizlerden ağrınan ve incinen varsa dile gelsin, hakkını talep eylesin. Yol ile yoldayız. Döktüğümüzü doldurmaya, ağlattığımızı güldürmeye, yıktığımızı kaldırmaya ve küstürdüğümüzle barışmaya geldik. Allah eyvallah hü” deyimlerinin dışında, Mürşit tarafından söylenen “Meydana koyduğunuz erenlerin, gizlediğiniz sizin” deyimlerini de kapsamakta olan bu dörtlükte:

 

İkrar veren bir can, inandığı yoldan canı pahasına dönmemek üzere kelle koltuktadır. Özünü dara çekip kul hakkından arınmaya ve yaptığı olumlu olumsuz her şeyi meydana koyup öz eleştirisini verip ve pişmanlığını dile getirerek saklı gizli bir şey bırakmadan sırrını yani hatasını kusurunu da meydana koyarak, Cem erenlerinden, ilgili canlardan barışmak, aklanmak ve paklanmak için meydandayım denilmektedir.

 

Yoktur çınarım timarım
Yoktur gönülde gümanım
Al malımı ver imanım
Varım meydanda meydanda

 

Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancında ikrarlı canlar hata yapar suç işlerlerse dara çekilirler ve er meydanında canların huzurunda sorgulanırlar. Bu dörtlükte hata ve kusura göre maddi manevi yaptırımın uygulaması ifade edilmektedir:

 

Çınarlığım ve binlerce akçe gelir elde ettiğim toprağım yoktur. Gönlümde güman (şüphe-ikilik) da yoktur. Bütün varlığımı, malımı alın ama imanımı verin. İkrarımdan, yolumdan düşmeyeyim.

 

Erlere hûlle don biçin
Kelp-i rakiplerden kaçın
Ben bülbülüm bir gül için
Zarım meydanda meydanda

 

Bu dörtlükte: İkrar verip pençe-i Al-i Aba’dan geçen, kul hakkından arınmış,“Hûlle don” giymiş, vicdanıyla barışık hale gelmiş sayılır. Erlere, canlara bu donu biçin, yani ikrar verip görgüden geçin, zarar veren rakiplerden, düşmanlardan da uzak durun, kaçın. Bülbülün güle âşık olduğu gibi ben de yola aşığım. Zarım, feryadım, figanım, emeğim hizmetim meydanda diye ifade edilmektedir.

 

Gerçek olan olur veli
Veli olan olur gani
Nesimi’yem yüzün beni
Derim meydanda meydanda

 

Bu son dörtlükte ise: Gerçek olanlar velayet sahibidir, Hakk’a ermiştir. Veli’dir. Veli olanlar gani gönüllüdür. Cömerttir. Bağışlayıcıdır. Bense Nesimi’yem böyle düşünmekte ve inanmaktayım. Seyyid Nesimi’yi yüzdüğünüz gibi beni de isterseniz yüzün, derim meydanda denilmektedir.

 

Aşk ile…

 

Sözcük anlamları:

 

İkrar: Saklamayarak açıkça söyleme, bildirme, benimseme, onama, kabul, tasdik. Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancında yolun kurallarına bağlı kalınacağına dair verilen söz ve karar.

Kan etmek: Kan dökmek, cinayet işlemek. Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancında gönül kırmak.

Timar: Osmanlı İmparatorluğunda belirli görev ve hizmet karşılığı olarak kişilere verilen ve yıllık geliri 1.000 akçe ile 20.000 akçe arasında değişen araziye verilen ad.

Hûlle don: Cennette giyilecek bir çeşit elbise. Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancında, İkrar-Görgü-Musahip ceminde; yola ikrar veren, görgüden geçen ve musahip olanlar, meydandaki canlarla niyazlaşırken cemde bulunan canlar onlara donunuz kutlu olsun der. Bunun anlamı cemde özünü dara çekip rızalık alan canların arınması-paklanması hali.

Kelp: Köpek.

Kelp-i rakip: Zarar veren, düşman olan rakip.

 

                                                      - Makaleler -