Âşık Remzâni

 

 

 

Seyyid Mehmet Abdal Ocağı

 

Hüseyin ELMAS

Ekim 2016

 

Anadolu’da kurulmuş olan Alevi- Bektaşi ocakların yoğun olarak bulunduğu yerlerden birisi de Çubuk bölgesidir. Çubuk, Ankara’ya bağlı bir ilçedir, ancak Çubuk bölgesi, Ankara’nın kuzey kesimleri ile birlikte Çankırı vilayetini de içine alan bölgenin adıdır. Bu bölgede kurulmuş beş ocak bulunmaktadır. Bunlar Hacı Murad-ı Veli Ocağı, Hacı Ali Türabi Ocağı, Cıbali Sultan Ocağı, Seyyid Kalender Veli Ocağı ve Mehmet Abdal Ocağıdır.

 

Seyyid Mehmet Abdal, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin amcasının oğlu olan Seyyid Hasan Gazi’nin oğludur. Yani Hünkâr’ın amcasının torunudur. Seyyid Hasan Gazi’nin altı erkek çocuğu olmuştur. Diğer bir deyişle Abdal Musa Sultan’ın da olduğu altı kardeşten en büyüğüdür. Soyu on beşinci göbekten İmam Musa Kazım’a dayanmaktadır.

 

Doğum tarihi net olarak bilinmemekle birlikte takriben 1225 yılında, bugün Azerbaycan sınırları içerisinde yer alan Hoy kasabasında doğmuştur.

 

Horasan’dan Anadolu’ya gelen Horasan erenlerindendir. Anadolu’ya Caber Aşireti’nin piri olarak musahibi Seyyid Cabbar Baba ile birlikte gelmişlerdir. İlk gelip yerleştiği yer Malatya’dır. Daha sonra Hünkâr Hacı Bektaş Veli Dergâhına gelmiştir ve Dergâhın kilercisi olmuştur.

 

Yunus Emre ile Görüşme

 

Yunus Emre’nin buğday almak için Hünkâr Dergâhına gelişini anlatan menkıbeyi herkes bilir. O dönem Seyyid Mehmet Abdal, Dergâhın kilercisidir ve Yunus ile ilgili menkıbede adı geçmektedir.

 

Köyünde kıtlık olduğu için buğday almak için Hünkâr Dergâhına giden Yunus Emre, yolda topladığı alıçları hediye olarak götürür. Karaca Ahmet Sultan’ın gözcülük yaptığı cemde Karaca Ahmet, “Bu Dergâha mihman olan Ali’dir” der ve Yunus’un ceme katılmasını ister. Cemde zakir postunda Hacı Ali Türabi deyişler, nefesler söylemektedir. Yunus çok etkilenir ve ilk o cemde Hacı Ali Türabi, Yunus Emre’ye bade uzatır ve “Şu badeyi iç ki muradına eresin” der. Yunus aşk ile içer.

 

Ertesi gün Yunus, “Bre erenler, üç gündür beni mihman ettiniz, artık buğdayımı verin de ocağıma döneyim” der. Hünkâr Hacı Bektaş Veli, “Bre Yunus sana nefes versek olmaz mı” der. Yunus “Hünkâr’ım ben nefesi ne yapayım, buğday isterim, çoluk çocuk aç” der. Bunun üzerine Hünkâr kilerci Seyyid Mehmet Abdal’a döner, Erenler, Yunus’a götürebileceği kadar buğday verin, varsın yolu açık olsun” der.

 

Yunus Emre, Mehmet Abdal ile kilerin kapısına kadar giderler. Mehmet Abdal, “Bre Yunus, buğday istemekle hata ettin, eğer nefes isteseydin buğday elinde olurdu” der. Yunus’a götürebileceği kadar buğday verir.

 

Yunus yolda giderken kilerci Mehmet Abdal’ın söylediklerini düşünür, geri dönerek buğdayı verip nefes ister. Mehmet Abdal durumu Hünkâr’a söyler. Hünkâr, “Varın Yunus’a söyleyin, ol kapının anahtarını biz Tapduk Emre’ye verdik, orada çalışıp kemale ersin, Hakk’a vasıl olsun” der. Yunus, Tapduk Dergâhına uzun süre hizmet eder ve Koca Yunus olur.

 

Köseğinin Ardından Gidiniz

 

Seyyid Mehmet Abdal, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin altmışaltı halifesinden biridir. Hünkâr Hacı Bektaş Veli bir gün halifelerine şöyle der: “Bana birer köseği verin, bu gece onları menzillerine göndereyim, o yerler size yurtluk olsun.” Sabah olunca Hünkâr, “Bana verdiğiniz köseğilerin arkasından gidiniz, oraya yerleşerek Dergâhınızı kurunuz, arayan sizi orada bulsun” der.

 

Seyyid Mehmet Abdal’ın Hünkâr’a vermiş olduğu Karaçuk Dağı’nın cevheri olan taşı, Hünkâr Hacı Bektaş Veli Çankırı ilinin Orta ilçesine bağlı Evrateli köyüne göndermiştir. Evrateli, erenlerin zikir yaptığı yer anlamındadır. II . Mahmut döneminde Avrateli adını almış, Cumhuriyet döneminde de Doğanlar köyü adını almıştır.

 

Mehmet Abdal bu cevher taşı Evrateli’nde bulmuştur ve Dergâhını buraya kurmuştur. 1287 tarihinde burada Hakk’a yürümüştür ve Hünkâr’ın attığı Er Taşı olarak bilinen köseğinin kıble yönünde yüz elli metre mesafede toprağa sırlanmıştır. 1996 yılında türbenin ve Er taşının etrafı ocak evlatları ve taliplerince duvarla çevrilmiştir.

 

Seyyid Mehmet Abdal Ocağının piri Malatya Şeyh Hasan köyündeki Şeyh Ahmet Dede’dir. Şeyh Ahmet Dede ocağı dedeleri Mehmet Abdal Ocağı dedelerini Seyyit Mehmet Abdal Ocağı evlatlarını yüzyıllarca görmüşler, görgülerini yapmışlardır.

 

Yolun uzak oluşu ve Şeyh Ahmet Dede ocağının iki evladının Evrateli köyünde Hakk’a yürümeleri ile birlikte yüz altmışyüz yetmiş yıl kadar önce şartlı olarak, emaneten Hacı Ali Türabi Veli Ocağına bağlanmışlardır. Mehmet Abdal, Hacı Ali Türabi, Cibali Sultan, Kalender Veli, Hasan Dede Veli ocakları Hacı Bektaş Veli ocağına bağlıdırlar.

 

Ocak ve Türbe

 

Seyyid Mehmet Abdal’ın türbesi evlatları, talipleri ve sevenleri tarafından yüzyıllardır ziyaret edilmekte, niyaz edilmekte, dilekte bulunulmakta, kurbanlar kesilmekte ve yağmur yağmadığı zamanlarda türbe üzerinde yağmur duası yapılmaktadır.

 

Seyyid Mehmet Abdal’ın yedinci göbekten torunu Zeynel isimli masum çocuğun pabucunun teki Altındağ’a bağlı Karaköy adlı köydedir. Diğer teki de Çubuk ilçesine bağlı Kuyumcu köyündedir. Her iki pabucun da felçli hastalara şifa getirdiğine inanılmaktadır.

 

Yine Karaköy köyünde, ocak evlatlarının evinde bir ulu direk vardır, çivi çakılmakta ve bunun bütün yaralara iyi geldiğine inanılmaktadır.

 

Ocak mensubu evlatlar Çubuk ilçesine bağlı Karaköy adlı köydedir. Buraya Çankırı’nın Orta ilçesindeki Evrateli köyünden gelmişlerdir.

 

Ocak talipleri ise Ankara-Çubuk ilçesine bağlı Aşağı Karaköy, Yukarı Karaköy köylerinde; Çankırı ilinin Şabanözü ilçesine bağlı Çapan ve Bulgurcu köylerinde yaşamaktadır.

 

Bölgede asimilasyon çok etkili olmuştur. Ocağın talipleri dört köyle sınırlı değildir elbette. Muhtemeldir ki ocağın talibi olan birçok köy asimilasyondan etkilenmiş ve bugün artık Sünnileşmiştir.

 

Çubuk ilçesi ve yöresindeki birçok Alevi köyünde Çubuk Bölgesi Alevi ocakları taliplerinin dışında diğer birçok ocağa bağlı talipler de yaşamaktadır.

 

Aşk ile...

 

 

 

                                                          -  Makaleler  -