Âşık Remzâni

 

 

 

SEYYİT BABA MANSUR OCAĞI (MANSUR ATA)

 

Hüseyin ELMAS

 

             13.ncü yüzyılın başlarından itibaren Horasan’dan Anadolu, Ortadoğu ve Balkanlara kadar uzanan çok geniş coğrafyada Aleviliğin ve Alevi Ocaklarının ne kadar yaygın, ne kadar etkin olduğunu tarihten biraz haberdar olanlar bilirler. Hatta kuruluşundan Yavuz dönemine kadar Osmanlı’nın Avrupa’ya doğru büyümesinde de Bektaşiliğin-Aleviliğin önemli rol oynadığını, buralara Bektaşi-Alevi hoşgörülülüğü ile sorunsuz, çok fazla savaşmadan yayıldığını görüyoruz. Ancak Yavuz’la birlikte bu coğrafyaya sokuşturulan Arapçılık zamanla Aleviği-Bektaşiliği tasfiye etmeye ve zamanla bu inanca mensup toplulukları katletmeye doğru evrilmiştir. 2.nci Mahmut’la bu doruk noktasına  ulaşmış, Alevi-Bektaşi dergahlarını yakmak, yıkmak, talan etmek ve mensuplarını da gerek katletmek, gerek zindanlara atmak gerekse yerlerinden yurtlarından kopararak Aleviliği-Bektaşiliği tamamen tasfiye etmek gibi bir politika güdülmüştür.

 

             Aleviliğin yazılı kaynakları yoktur düşüncesi doğru değildir. Alevilik ile ilgili bilgiler Osmanlı arşivlerinde olmakla birlikte Alevilerle buluşturulmamıştır. Asıl yazılı kaynakların Hacı Bektaş dergahında olduğu, ocaklara ait Nakübül Eşraf kayıtlarına benzer kayıtların tutulduğu bu dergahtan hilafetname, icazetname ve seyit secerelerinin tasdik ettirildiği bilinmektedir. Hatta Erdebil tekkesinden de buraya çok önemli kaynak ve belgelerin aktarıldığı anlatılmaktadır. Yavuz’la birlikte Alevi-Bektaşi-Kızılbaş toplumuna karşı takınılan tutum ile birlikte bu zengin arşiv ve belgeler yağmalanmaya ve yok edilmeye başlanmıştır. En son 2.nci Mahmut döneminde 1826 tarihindeki büyük Alevi-Bektaşi-Kızılbaş kıyımında idamla yargılanan dönemin Hacı Bektaş Dergahı postnişini  Hamdullah Çelebi’nin Amasya’ya sürgüne gönderildiğinde kalan ve birlikte Amasya’ya götürdüğü yedi deve yükü kitap ta ona tahsis edilen konağın şüpheli bir şekilde yanması ile birlikte yanmıştır. Ne acıdır.

 

               Seyyit Baba Mansur tarihi hakkında çeşitli görüşler vardır. Bizce gerçeğe en yakın  olanı Seyyit Baba Mansur’un 5.nci İmam olan İmam Muhammet Bakır’dan geldiğidir. İmam Muhammet Bakır’ın oğlu Seyyit Abdullah soyundandır ve 19.ncu göbekten torunudur. Babası Seyyit Veli Baba’dır. (Bazı kaynaklarda Seyyit Baba Mansur’un babasının adının Arslan Baba olduğu, Arslan Baba türbesinin Kazakistan da olduğu, oğlu Mansur Ata’yı hoca Ahmet Yesevi’ye emanet ettiği yazmaktadır. Doğum tarihi ile ilgili kesin bir bilgi yoktur.)

 

                Horasan’dan Anadolu’ya göçen erenlerin Anadolu’ya gelişleri 1200’lü yıllardan önce başlamıştır. Seyyit Baba Mansur’da ilk gelen erenlerdendir. Alaattin Keykubat’ın 1219-1237 arasında Selçuklu tahtında olduğu dönemden önce Anadolu’ya gelmiştir. Alaattin Keykubat’ın bir çok ocağa secere düzenlediği bilinmektedir. 1232’de  Baba Mansur Ocağı için de düzenlenmiştir. Ancak kendi dönemindeki Baba Mansur evlatlarına da, onun evlatlarından olduğu tahmin edilen Şah Mansur’a da verilmiştir.  Bu secerede Hz.Ali’den Baba Mansur’a kadar gelen soy evlatlarının isimleri yazılıdır. İmam Ali’den Baba Mansur’a kadar 24 göbek vardır.  Bazı görüşler de Baba Mansur’un Hallacı Mansur olduğu şeklindedir. Ancak Hallacı Mansur’un yaşadığı coğrafyanın Anadolu’yla ilgisi yoktur. Hakka yürüyüşü de 922’dir. Anadolu erenlerinin gelişinden takriben 200-250 yıl önce hakka yürümüştür. İsim benzerliğinden yola çıkılarak bu sonuca varıldığı kesindir.

 

                Seyyit Baba Mansur’un doğum tarihi bilinmemekle birlikte, hakka yürüyüşünün 1197-98 olduğu tahmin edilmektedir. Bu da Anadolu’ya gelişinin 1200’den önce olduğu sonucuna götürür bizi. Türkmenistan’ın Hormek şehrinden 12 kabile ile birlikte gelip Tunceli ili Mazgirt ilçesinin doğusunda bulunan Mansur Bağın kalesi denilen ve şimdiki adı Darıkent’e (Muhundi) yerleştiği rivayet edilmektedir. Alevi-Kızılbaş geleneğinin en önemli öncülerinden birisidir.

 

                  Baba Mansur’un türbesinin yeri bilinmemektedir. Ocak merkezi olarak Muhundi kabul edilir. Harput’ta Mansur Baba adında bir zat’a ait bir türbe bulunmaktadır, ancak Baba Mansur ile ilgisinin olup olmadığı bilinmemektedir. Bazı kaynaklara göre Bağın kalesinin karşı yakasında bulunan Muhundi’ye yerleşen Baba Mansur’un yakınları Muhundi’den ayrılmazken kendisinin Harput’a göçerek buraya yerleştiği söylenir. Bu bakımdan da Harput’tan başka bir yerde türbesinin olmaması düşündürücüdür. Artuklular döneminde türbe inşa edilmiş, Selçukluların Artukluları 1234’te ortadan kaldırmasıyla yakılıp yıkılan Harput’la birlikte türbe de yıkılmıştır. Uzun süre geçtiğinden türbenin olduğu alan otlar ve bitkilerden kaybolup boş bir arsa haline dönüşür.  Zamanla bu arsanın çevresi yerleşim alanı haline gelir. Bu evlerin birinde oturan Şahande adında bir kadın bulaşık suyunu sürekli bu arsaya dökerken bir gece rüyasında aksallı bir zat’ın  kendi evine gelerek “Neden pis suyunu hep benim üzerime döküyorsunuz, ya suyunuzu benim üzerime dökmeyin yada benim yerimi değiştirin” dedikten sonra çıkıp gider. İlk geceki rüyasını önemsemez fakat üst üste iki gece daha aynı rüyayı görür. Harput müftüsü bu rüyayı duyar ve Elazığ valisine anlatır. Vali burada kazı yaptırır ve arsanın ortasında 3 lahit şeklinde 3 mezar bulunur. Bunlardan birinde yaşlı aksakallı öldüğü günkü gibi duran nur yüzlü bir zat olduğu görülür. Lahit’in üzerindeki yazıda BABA MANSUR yazısı vardır. Diğer iki mezardan birinde bir kadın ve diğerinde de bir çocuk olduğu anlaşılır. Baba Mansur’un ailesi olabileceği muhtemeldir. Üzerine Artuklu mimari tarzında türbe inşa edilir. İşte bu türbenin Baba Mansur’a ait olduğu bu Lahit üzerindeki yazıdan anlaşılıyor ancak, Baba Mansur adına en çok Artuklular döneminde rastlanmaktadır. Yine Baba Mansur adına Mardin’in güneyinde rastlanır burada Mansuriye zaviyesi vardır. Baba Mansurla ne kadar ilgili olduğu bilinmemektedir.

 

                  Ocak mensubu dedeler, taliplerin dağıldığı coğrafi alanlara dağılmışlardır. İlk bilinenler Mazgirt Muhundi ve yakınındaki Şöbek, Kurkurik ve Lödek köylerine, Pülümür Tahti köyü ve yine Pülümür’ün Gersinot köyüne yerleştikleridir. Gersinot köyündekilerine Şahverdi evlatları denilir ve büyük bir aşiret olan Koçgiri aşiretinin de seyitleri, dedeleridir. Bu aşiretin yol erkan hizmetini bu koldan gelen dedeler yürütürler.

 

                   Tunceli Pülümür Yeldeğen Bucağında Şah Mansur evlatlarının türbesi bulunmaktadır. Yine Sivas Zara Kızılkale köyünde de Mansurluların yaşadığı bilinmektedir. Buralarda talipler Baba Mansur’lu dedelerle birlikte Perşembe akşamları cem yaparlar, kurban keserlerdi. Ocak dedeleri Erzincan, Tunceli, Malatya, Bingöl, Sivas vilayetlerinin kırsal bölgelerinden köyden kente göçle birlikte İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Adana ve daha bir çok vilayete göç etmişlerdir. Ocak talipleri yoğunlukla Erzincan, Tunceli, Sivas vilayetlerinde yaşayan Koçgirililer başta olmak üzere Kureyşanlar, Arelliler, Gaboranlılar, Butkanlılar ve Savalanlılar aşiretleridir.

 

                     Anadolu erenleri ile ilgili çok sayıda menkıbe anlatılır. Baba Mansur’un yüzyıllardır anlatılan en bilinen menkıbesi şöyledir. Baba Kureyş bir gün bir vahşi arslana biner eline de bir yılanı kamçı yapar ve aslanı yılanla kamçılayarak yürütür. O esnada bir duvar yapmakta olan Baba Mansur ise durumu görür ve yaptığı duvara binerek Baba Kuveyş’e doğru duvarı yürütür. Baba Kuveyş bu mucize karşısında hayranlıkla “Sen taş duvara can verdin” diyerek Baba Mansur’un eline sarılıp öpmüştür. Bazı anlatımlara göre de Kuveyş Baba “Ben canlıyı yürüttüm, sen ise cansızı yürüttün, sen daha ulusun” diyerek elini öpmüş ve el vermiştir. Dolayısıyla Baba Kuveyş ocağı talipleri aynı zamanda Baba Mansur talipleridir de.  Pir ve Seyitleriyle birlikte Koçgiri ve Hiran aşiretleri de Baba Mansur ocağına bağlıdırlar.

 

                      Ayrıca Baba Mansur dedeleri, Kureyşanlar, Savalanlar, Arelliler, Butkanlılar, Gaboranlılar, Lolanlılar ve Çarekanlılar aşiretlerine de dedelik yapmaktadırlar. Bu ocağın dedelerinin de bağlı olduğu Baba Mansurlu dede ailesi, Baba Mansur’un yürüttüğü duvarın yanında bulunan evin sahibidirler ve bu ziyaretle bu aile ilgilenmektedir. Baba Mansur evlatları daha sonra Baba Mansur’un yürüttüğü duvarı da içine alan bir Cemevi yapmışlardır. Duvarın korunması amaçlanmış ve kutsiyeti bu şekilde önemsenmiştir.

 

                        I.Alaeddin Keykubat tarafından tasdik edilen Baba Mansur’a ait bir secerede Hz.Ali’den Baba Mansur’a kadar gelen evlatlarının isimleri aşağıdadır.

 

1- İmam Ali’yel Murteza

2- İmam Ali’nin oğlu İmam Hasan Hulki Rıza

3- İmam Ali’nin oğlu İmam Hüseyin’i Kerbela

4- İmam Hüseyin’in oğlu İmam Zeynel Abidin

5- İmam Zeynel Abidin’in oğlu İmam Muhammed Bakır

6- İmam Muhammed Bakır’ın oğlu Seyyid Abdullah

7- Seyyid Abdullah’ın oğlu Seyyid Ali

8- Seyyid Ali’nin oğlu Seyyid Mahmut

9- Seyyid Mahmut’un oğlu Seyyid Ahmet

10-Seyyid Ahmet’in oğlu Seyyid Abdullah

11-Seyyid Abdullah’ın oğlu Seyyid Şerafettin

12-Seyyid Şerafettin’in oğlu Seyyid Yakup

13-Seyyid Yakup’un oğlu Seyyid İbrahim

14-Seeyid İbrahim’in oğlu Seyyid Celalettin

15-Seyyid Celalaettin oğlu Seyyid Hasan

16-Seyyid Hasan’ın oğlu Seyyid İshak

17-Seyyid İshak’ın oğlu Seyyid Ahmet

18-Seyyid Ahmet’in oğlu Seyyid Selatin

19-Seyyid Selatin’in oğlu Seyyid Cafer

20-Seyyid Cafer’in oğlu Seyyid Mustafa

21-Seyyid Mustafa’nın oğlu Seyyid Süleyman

22-Seyyid Süleyman’ın oğlu Seyyid Kasım

23-Seyyid Kasım’ın oğlu Seyyid Veli Baba

24-Seyyid Veli Baba’nın oğlu BABA MANSUR.

                                                                                                          

Aşk ile…

 

                                                      - Makaleler -