Âşık Remzâni

 

 

 

Seyyit Şeyh Çoban Ocağı (Çoban Baba)

 

Hüseyin ELMAS

 

 

ALEVİLİK denince ilk akla gelen yer şüp­hesiz Dersim-Tunceli bölgesidir. Alevilik ile ilgili herhangi bir adım, atılım yapılacaksa ilk bu coğrafyadan yola çıkılır.

 

Yine Alevilik ile ilgili tasfiye, dönüştürme politikası yürürlüğe konacaksa ilk bu coğrafya­dan başlanmak istenir. Ancak yüzyıllar boyu, yönetici otoriteler buralardaki asimilasyon politikalarını gerçekleştirmek için, başlattıkları gi­rişimde, kıyımlar yaşanmış olmasına rağmen başarılı olamamışlardır. Çünkü bu coğrafya Aleviliğin en özgün, en arı duru yaşandığı coğrafyadır.

 

Aleviler kendi yol ve erkân geleneklerinden asla taviz vermemişlerdir. Ocakların en yoğun olduğu bölgedir. Alevilikteki ocakların en önde gelenlerinin birçoğu başta olmak üzere, diğer birçok ocağın mutlaka Dersim bölgesi ile bir bağlantısı vardır.

 

Osmanlının Aleviler üzerindeki yoğun bas­kıları zaman zaman birçok Alevi topluluğun bu sarp coğrafyayı güvenli bir yer olarak görmesi sonucu, buralara göçerek kendilerini koruma­ya aldıkları görülür.

 

Dersim coğrafyasında bulunan Ağuiçen Ocağı, Sarı Saltuk Ocağı, Baba Mansur Oca­ğı, Kureyşan Ocağı, Üryan Hızır Ocağı, Se­yit Cemal Derviş Ocağı, Seyit Seyfi Ocağı, Şeyh Şazeli Ocağı, Hıdır Abdal Ocağı, Düz­gün Baba sayabileceğimiz bazı ocaklardandır. Bu ocaklardan birisi de Şeyh Çoban Ocağıdır. Dersim coğrafyasında çok bilinen, geniş talip kitlesi olan bir ocaktır. Ebul Vefa geleneğinden gelmiştir.

 

Ocağın kurucusunun asıl adı değişik kay­naklarda farklı farklı zikredilmektedir. Reha Hüseyin, Muhammet, Şah Haydar Sultan gibi isimlere rastlanmaktadır. Halk arasında halk diline yerleşmiş sıfatları kullanıldığı için asıl isimlerinin unutulduğu varsayılabilir.

 

Halk dilinde Şığçoban, Çoban Baba isim­leri ile anılır. Alevi kültürünün yayılmasında büyük katkıda bulunmuştur.

 

Şıh Çoban olarak bilinen zat, Anadolu’ya ilk gelen erenlerdendir. Anadolu’nun çeşitli yerle­rinde bulunduktan sonra, Tunceli’nin Mazgirt ilçesine gelip yerleşmiştir. Bununla ilgili ocak dedelerince anlatılan menkıbe şöyledir: “Sarı Saltuk, Balkanları irşat ettiği zaman, Şıh Çoban bir koyunun peşine düşüp Doğu Anadolu’ya, Dersim’e, Güney Doğu’ya ve Mazgirt’e kadar gidip, Kırklar denen yerde kaybettiği koyununu bulur. Koyun hareket etmemektedir. Şıh Çoban hiddetlenip, elin­deki asayla koyuna dokunması sonucu, ko­yun yerinden kıpırdar ve yere vurduğu asa yeşerir. Buraya dergâhını kurar. Adı artık Şıh Çoban, Çoban Baba olmuştur. Burada tüm bölge halkına hizmetlerde bulunur, dergâhın ziyaretçileri eksik olmaz. Burada Hakk’a yürür ve Türbesi de Mazgirt’tedir.”

 

Halk arasında; anlatılan bir menkıbeye göre ise; “Şeyh Çoban yaşadığı bölgede sürü otlatmaktadır. Sürüden bir gebe koyun ayrılır. Şeyh Çoban da, koyun kuzusunu telef et­mesin, doğurabilsin diye peşinden gider. Koyuna, ‘Gitme koyun, geri dön koyun’ di­yerek, yalvarır. Bir hayli gittikten sonra ko­yun doğurur. Hayvan dile gelir, ‘Ey çoban! Benim yavruladığım yere bir çeşme yaptır, kendi dergâhını da hemen şuraya kur. Yap­tırdığın çeşmenin iki gözü olsun, bir gözün­den her baharda süt akacak, diğer gözün­den su akacak’ der. Yöre halkı o çeşmenin gözlerinden birinden, her Perşembe akşamı beyaz renkli su, yani süt aktığına, diğer gö­zünden de su aktığına inanır.”

 

Doğum ve Hakk’a yürüme tarihleriyle il­gili net bir kayıt bulunmamakla birlikte on üçüncü yüzyılın içinde doğup Hakk’a yürüdü­ğü, aynı dönemde ilişki içerisinde bulunduğu diğer erenlerin tarihlerinden anlaşılmaktadır. Bir efsaneye göre ise Şığçoban, İbrahim Pey­gamberin çobanıdır; fakat bu mümkün görün­memektedir.

 

Ocağın bir kolu Çorum ili Alaca ilçesine bağlı Büyükkeşlik köyündedir. Ocak dedeleri Erzincan, Tercan ilçesi, Elmalı köyünde; Ela­zığ, Diyarbakır, Eskişehir, Kayseri-Develi, Urfa, Sivas’ta ve Tunceli bölgesinde taliplerin bulundukları yerlere yerleşmişlerdir. Oralarda yol erkân hizmeti yürütmüşlerdir.

 

Şeyh Çoban ile Tunceli’deki Sarı Saltuk Ocağı’nın musahip olduğu, Şeyh Çoban’ın rehber, Sarı Saltuk’un Pir, Ağuiçen’in mürşit olduğu ifade edilmektedir.

 

Kavli, Pilvenk, Arayı, Velan, Şadili, Cu­nanlı, Borucanlı ve Kureşan aşiretlerinin bir kısmı ocağın talipleridir. Talipler Çorum- Merkez ilçeye bağlı Düdüklük, Yenikışla, Ka­dıderesi, Mollahasan, Kirazlıpınar, Musatafa­çelebi köylerinde, Çorum Alaca ilçesine bağlı Büyükkeşlik, Çikhasan, Dereyazıcı, Koyu­noğlu, Soğucak, Mazıbaşı köylerinde, Çorum Ortaköy ilçesine bağlı Çirçir, Fındıklı, Göb­sen, Değirmenönü, Kuşkışla, Tutluca, Kıla­vuz, Asar, Kozluca, Gökköyü, Yozgat-Merkez ilçeye bağlı Çorak köyünün bir bölümü Şeyh Çoban Ocağı talipleridir.

 

On altıncı yüzyıla ait olan bir kayıtta, Çemizgezek’te Şeyh Çoban adında bir zaviye vardır. Şığçoban evlatlarından Hasan ve Mert Aykaç, Şığçoban’ın Ebul Vefa’nın yedinci ha­lifesi olduğunu, Sivas’ta kendi adına bir zaviye yaptırdığını, burada halkı irşat ettiğini, Ebul Vefa meclislerinde cezbeye kapılıp nara attı­ğını ve bundan ötürü halkın ona Sarrah adını taktığını söylerler.

 

Sivas’taki tekkesinde ağaçtan bir topuz, tespih ve sancağının olduğu, topuzla hastala­rın sırtını sıvazladığı, sara olanların, çocuğu olmayanların dileklerini kabul ettiği, muratla­rını verdiğine inanılırdı.

 

Sivas’tan başka Suşehri, Hasankeyf, Es­kişehir ve Diyarbakır’da on altıncı yüzyıl Şığçoban evlatlarının türbelerinin, medresele­rinin ve aşevlerinin bulunduğunu söylemekte­dirler.

 

Asıl türbesinin bulunduğu Tunceli Maz­girt’teki Çoban Baba Türbesi’nde ilk kez 24 Temmuz 2010’da bir etkinlik düzenlenmiştir. Bu etkinlikte, Şığçoban evlatları bir araya ge­lerek, Türbeye bir cemevi yapılması kararlaş­tırılmış, gerekli girişimler yapılmıştır. Çevre­deki iş adamlarının, Malazgirt Kaymakamlığı ve Belediye’nin katkılarıyla cemevi inşaatına başlanmıştır. 1 Ağustos 2014 tarihinde be­şincisi gerçekleştirilen etkinlikle, cemevinde “Birlik Cemi” yapılmıştır.

 

Yakın tarihe kadar Şığçoban Türbesinin bekçiliğini, Hırka soyadlı bir aile yapmıştır. Hizmetleri kabul ola.

 

Aşk ile…

 

                                                            - Makaleler -