Âşık Remzâni

 

 

 

Hünkârı Andık

 

Ahmet KOÇAK

 

Pir Hacı Bektaş Veli bu yıl, 50. Ulusal, 24. Uluslararası Anma Etkinlileri ile Hacıbektaş’ta anıldı. Son yıllarda olduğu gibi Belediyenin öncülüğünde yapılan resmi törenlere bu yıl da ilgi az oldu. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a yapılan saldırı kamuoyunda ve basında anma törenlerinden daha fazla ilgi gördü. Anma etkinliklerinin içeriği ve bu yıl verilen “Dostluk ve Barış Ödülü” de tartışmalı konuların başında geldi.

 

Biz, son dört yıldır resmi törenlere izleyici olarak dahi katılmadık. Gerekçemiz çok açık ve net: Mevcut belediye başkanı Hacıbektaş’ı ve yapılan anma etkinliklerini temsile uygun bir kimlik değil. Kendi fikrine yakın olmayan nerdeyse tüm Alevi demokratik kurumlarını, dede, aydın, yazar, akademisyen ve sanatçıları dışlamış, bir kimlik belediye başkanı. İnancın Serçeşme’si Pir Hacı Bektaş Veli’nin evlatlarını görmezden geliyor, ataları adına yapılan anma etkinliklerinde aile fertlerine yer vermiyor. Daha da ileri giderek uyduruk laikliği bahane ederek “Postnişinliğin” laikliğe ters olduğunu, bu nedenle artık bu kavramlardan vazgeçilmesi gerektiğini ifade etmekten bile çekinmiyor.

 

Belediye başkanının tavrı böyle olunca demokratik Alevi kurumları Hünkârı anmak için 2006 yılından bu yana farklı yollar izlediler. Bazen bir okul bahçesinde, bazen açık bir alanda dışlanmış kesimlerle forum, panel, söyleşi, dinleti gibi etkinlikler düzenlediler. Demokratik Alevi kurumları bu yıl da Hacıbektaş’taki Garip Dede Kültür ve Konuk Evi’nde akademisyen ve yazarların da katıldığı bir etkinlik yaptı. Bu etkinliğin açış konuşmasını Postnişin Veliyettin Ulusoy yaptı. Bu konuşmayı dergimizde okuyabilirsiniz. Ayrıca bu etkinliğin sonuç bildirisinden bir bölümü ve metnin tümüne ulaşmak için gerekli internet köprüsünü de dergimizin sayfalarından bulabilirsiniz.

 

Belediyenin etkinlik komitesinin bu tutumu dört yıl önce bizim zaman içerisinde unuttuğumuz ya da unutturulmuş bir geleneği hatırlamamızı sağladı. Neydi bu gelenek?

 

Hünkâr adına yapılan anma etkinliklerinin tarihçesini dergimizin birinci sayısında okumuşunuzdur. Bu süreç 1964 yılında Hünkâr adına kurulan bir derneğin düzenlediği ve bir toplantı salonunda yapılan anma etkinlikleri ile başladı. Ama Hünkârı asıl anma Çelebilerin evlerinde yapılan muhabbetlerde oluyordu. O yılları canlı tanıklarından Feyzullah Çınar’ların, Davut Sulari’lerin, Âşık Daimi’lerin muhabbetine şahit olanlardan defalarca dinledim. 1987 yılından itibaren düzenli olarak anma törenlerine katılan biri olarak Çelebilerin evlerindeki muhabbetleri de yakından bilenlerdenim. Dönemin popüler sanatçı ve ozanlarının çoğunu bu muhabbetlerde gördüm. O dönemlere ait ses ve görüntü kayıtları da mevcuttur.

 

Evet, asıl gelenek, kültür alışverişi yıllardır olduğu gibi bugün de hemen hemen bütün Çelebilerin evlerinde muhabbetler yapılıyor, cemler tutuluyor. Bu evler dedeler, talipler, mihmanlar tarafından akın akın ziyaret ediliyor. Gönüller aklanıp paklanıyor.

 

Dört yıl önce Postnişin Veliyettin Ulusoy’un evinin bahçesinde başta Arif Sağ olmak üzere, birçok kıymetli sanatçı dostlarımızın katılımıyla başladığımız muhabbet geleneğini bu yıl da sürdürdük.

 

Bu yıl yapılan muhabbete sanatçı dostlarımız Erdal Erzincan, Dertli Divani, Tolga Sağ, Âşık Fedai’nin yanında Âşık Cemal Hakiroğlu, Kısaslı Âşıklar, Mekteb-i İrfan Ankara Grubunda bulunan genç sanatçı canlarımız katıldılar.

 

Muhabbetin ilk bölümü TV10’da canlı yayınlandı. Sunumunu Zeynel Gül canla beraber üstlendiğimiz bu bölümde Veliyettin Ulusoy, Sefa Ulusoy, Dertli Divani ve Sinan Ulusoy’la geçen yıl Aralık ayında kurulan Hünkâr Hacı Bektaş Veli Vakfı’nın amaçları ve yeniden yayın hayatına başlayan dergimiz üzerine konuştuk.

 

Canlı yayından sonra muhabbetin ikinci bölümünde ağırlıklı olarak katılan sanatçı dostlarımızın seslendirdiği nefes ve deyişleri dinledik. Mihman canlar söz alarak gerek güncel konular gerekse yola ilişkin konular hakkında duygu ve düşüncelerini aktardılar.

 

Muhabbet, bir sonraki seneye görüşme temennilerinin dillendirilmesinden sonra Mehmet Turan dedenin okuduğu “oturan duran” gülbankı ile mühürlendi.

 

Aşk ile.

 

                                                      - Makaleler -