Âşık Remzâni

 

 

 

ALEVİLER NEDEN İSLAMIN DIŞINDAYIZ DİYORLAR?

 

Murtaza DEMİR

 

 

Değerli mütedeyyin kardeşlerim; Aleviler neden din dersi değil de, “özgürlük, demokrasi, laiklik, insan hakları” istiyor? Farkında mısınız?

 

Bu talebi akıl süzgecinden geçirdiniz mi, üzerinde düşündünüz mü?

 

Okullarda din dersi istemiyor, hatta önemli bir bölümü İslam âleminin içinde olduğu sefalete bakarak; “biz İslam’ın dışındayız” diyorlar? Cumhurbaşkanı, Diyanet İşleri Başkanı, ilahiyat dünyası, din uleması, imam, din dersi öğretmeni… Sorum sizlere: Aleviler, aydınlar, demokratlar neden İslam’dan kaçıyor? İslam ülkelerinde yaşayan insanlar, neden fırsatını buldukları anda ülkelerini terk ediyorlar? Neden İslamiyet çağdaş dünyada; terör, cinayet, açlık, yoksulluk ve cehaletle birlikte anılıyor?

 

“MÜSLÜMANLIK BUYSA”

 

Soru sormanın; devleti, dini, dinciyi, laikliği, Alevileri ve demokrasiyi yeniden tahlil etmenin zamanıdır. Zamanıdır çünkü dini, imanı ağızlarından düşürmeyen, bu kavramları çok kullananların nasıl firavunlaştıklarını, zalimleştiklerini, gırtlaklarına kadar hırsızlığa, ahlaksızlığa ve sahtekârlığa battıklarını gösteren ibretlik bir süreç yaşıyoruz.

 

Eyy Müslümanlar, görmüyor musunuz; hırsızlığı kapatıp sahafatı sürdürmek uğruna bir devlet feda ediliyor!

 

Bunları izleyen kimi insanlar ve kimi Aleviler; “Müslümanlık milletin ekmeğini çalmak, özgürlüklerini gasp etmek, demokrasiyi ve hukuku katletmekse, ben Müslüman değilim” diyor.

 

Aleviler şöyle düşünüyor; “bizim inancımızda, hırsızlarla komşuluk-arkadaşlık yapılmaz, selam verilmez, cemevine alınmaz… Bırakın yönetici olmasını, çobanlık bile verilmez... Taa ki, döktüğünü dolduruncaya-ağlattığını güldürünceye değin… Ya İslam bu değil, ya da Alevilik İslam değil!

 

Yani öğretilerini kaybettiklerinde insanlıklarını da kaybedeceklerini, size şu ortalıktaki ‘dindarlara’ benzeyeceklerini düşünüyor, korkuyor, İslami olan her şeyden uzak duruyorlar! Anlıyor musunuz? “Siz” derken Sünni kardeşlerimi değil, kendilerinden başka herkese zulmeden din tacirlerini kastediyorum!

 

Bunu düşünen ve söyleyenler haksız mı?

 

Umarım burada yazılanları sorgulayan ve bana hak verenlerin sayısı, bu gerçeği yazmam nedeniyle bana küfredenlerden daha fazladır. Aksi halde huzurumuz daha da bozulacak, yaşamak güçleşecek, rahat-huzur kaybolacak ve ülkesinden umudu kesen insanlar, Türkiye’den kaçmaya başlayacaktır! 

 

İSLAM, DEMOKRASİYE CEVAZ VERMİYOR

 

İnsanlar huzuru arıyor, İslam ülkelerinden kaçıyor, cendereden kurtulmak için ölümü göze alıyor ve denizlerde-deryalarda ellişer, yüzer ölüyorlar! Zavallılar, doğdukları topraklardan kaçmak için ekini-tarlayı satıp ellerinde ne varsa “bir Hıristiyan ülkesine can atayım da ne olursa olsun” diyerek, köhne bir takaya binip boğuluyorlar!

 

Çünkü bu insanlar aç, mutsuz, huzursuz! Ülkelerinden, idarecilerinden umutları yoktur. Çünkü İslam dünyasını yönetenler hırsız! Çünkü İslam dini, tapınmak için değil, siyaset aracı olarak kullanılıyor. Çünkü yöneticiler ve dinciler fukaranın ekmeğini çalıyor, yalan-yulan fetva veriyor, Allah’ı birlikte kandırıyorlar.

 

Neler oluyor sevgili dindar yurttaşlarım, neden sessizsiniz, bu şirrete nasıl tahammül edebiliyor, iktidar veriyorsunuz?

 

SORUN DİNDE Mİ, DİYANET’TE Mİ, CEMAATTE Mİ?  

 

Lafa gelince “huzur İslam’da, mülk Allah’ındır” diyen, bu sloganı evine, işyerine, arabalarına yazan ‘Müslümanlar’, sıra paranın-gücün paylaşımına gelince ne Allah’ı tanıyorlar ne de İslam’ı... İktidara, paraya, hazineye, güce muktedir olmak için resmen birbirlerini öldürüyorlar… Buyurun, işte dindar iktidar, işte dindar cemaat!

 

‘Padişah’ Tayip dindardı. Alnı secdeye değmiş-dindar Padişah’ın siyaset öncesinde gecekondudan başka malı-mülkü yoktu. Ya şimdi… Maldan mülkten vazgeçtik, parayı sığdıracak mekân bulamıyor. Topkapı, Dolmabahçe, Çankaya gibi köşkler saraylar bile yetmedi. Emekli asgari ücretle can çekişirken, milyonlarca işsiz ekmek bulamazken, O, kimseye sormadan, izin-ruhsat almadan bin küsur odalı saray yaptırdı.

 

Padişah, kendisine yeni saraylar yaptırıp uçaklar, filolar, helikopterler, zırhlı araçlar, ambülânslar alır da, şeyhülislam efendi durur mu? Meğerse sarayvari makamına geçtikten sonra altına işemiş çocuğa dönen DİB Başkanı Mehmet Görmez’in lüks ve sefih düşkünlüğü padişahtan da betermiş!

 

Beyefendi çevresine bakmış ki, “devletin malı deniz, yemeyen domuz,” her taraf kokmuş, rüşvete, irtikâba gark olmuş… Vicdan, merhamet, insanlık yerlerde paspas… “Gün bugün” demiş, atmış dinin değerlerini çöpe… Gelsin makamlar, gitsin paralar!

 

‘ÇEK BİR S500 MERCEDES… LONG TİPİ OLSUN!!!’

 

Diyanet İşleri Başkanına bakın; beğendiği araç, S500 Mercedes, Long tipi, fiyatı 985 bin lira. Ülkemde yediyüzbin dilenci varmış, ikiyüzbin insan sokakta yatıyormuş, beşmilyon insan işsizmiş… Diyanet’in başı Ahmet Görmez için ne gam… Aleviler Diyanet’e giden vergilerini haram ediyormuş ne gam.

 

Demek oluyor ki, değil anaokulundan itibaren, ana karnından itibaren de zorunlu din dersi okutsanız, hatta Mehmet Görmez gibi hayat boyu dinin, Diyanetin, teolojinin içinde de olsanız, eğer ana-baba, kardeş, öğretmen ve toplum önderleri ahlaksızsa, düzgün ve ahlaklı birey yetişmiyor… 

 

Çocuk ne dediğinize değil, ne yaptığınıza, dinin toplum yaşamındaki fonksiyonuna bakıyor. En çok “din-iman” diyenler kim; Erdoğan, Bilal, Gülen, Görmez vb… Çocuk onları “rol model” alıyor, onlar gibi olmak istiyor…

 

Bu yüzden ülkenin her yanından rüşvet ve pislik akıyor… ‘Dindarım’ diyenler kokuyor… Dindarlığınız size; insan olmaya bakın… İnsan…

 

                                                            - Makaleler -