Âşık Remzâni

 

 

 

Alevi-Bektaşi-Kızılbaş İnancında Sürek Farklılıkları

 

Ahmet KOÇAK

Aralık  2015

 

Alevi -Bektaşi-Kızılbaş toplumununinancı, ikrar üzerine kurgulanmıştır. İkrar, inanca-yola talip olan canların, Yol’un kurallarına teslimi rıza ile bağlanacağına dair verdiği sözdür.

 

Alevi-Bektaşilikte Yol’a girmek, özellikle geleneksel anlatıma göre, sürek farklılıklarının oluşmasından önce “Musahip Erkâ”ı ile gerçekleşmekte, Yol’a giren canların (iki eş, dört can) ikrarı beraber alınmaktaydı. Bu durum günümüze gelene kadar değişikliklere uğramış, farklı sürekler ortaya çıkmıştır.

 

Bu farklılaşmanın tarihsel nedenleri olduğu kadar, inancın çağa ve koşullara göre kendisini uyarlaması gerçeğini de göz ardı etmemek gerek.

 

Her ne kadar Alevi-Bektaşi inancı kendisini çağa göre güncellese de, sürekteki farklılaşmalarda en önemli etken Alevi- Bektaşi toplumunun tarihsel gerçeğidir. Nedir bu tarihsel gerçeklik? Sürek farklılıkları nasıl oluşmuş? Ayrıntılarına girmeden kısaca değinelim.

 

Hacı Bektaş Dergâhı’nın on altıncı yüzyıldan günümüze kadar uğradığı baskılar, Alevi-Bektaşi toplumunun örgütsel yapısının bozulmasına; örgütsel yapının bozulması da sürek farklılıklarının oluşmasına neden olmuştur.

 

Musahiplik - İkrar - Nasip Alma

 

On altıncı yüzyılda Hacı Bektaş Dergâhı Postnişini Kalender Çelebi’nin katledilmesinin ardından Osmanlı, dergâha postnişin olarak Sersem Ali Babayı atamış ve bu atama ile dergâh ikiye bölünmüş. Bu bölünme ile ilk sürek farklılığı da ortaya çıkmıştır. Bu süreğe bugün “Babagan Süreği” denilmektedir. Babagan süreğine göre Yol’a girmek için “Nasip almak” gerekir.

 

Osmanlı’nın bu böl-parçala-yönet taktiği, dergâha bağlı ocakların bir kısmını da etkileyerek dergâhtan kopmasına neden olmuştur.

 

Dergâhtan kopan ocakların ve kendilerinin dergâhla bağlantılarının olmadığını ileri süren diğer ocakların süreğine de “Dedegan Süreği” denilmektedir. Dedegan süreğinde Yol’a girmek için “Musahiplik şarttır.

 

Günümüzde Hacı Bektaş Dergâhı ve Dergâha bağlı ocakların süreğine ise “Çelebiler Süreği” denilmektedir. Bu sürekte Yol’a girmek için “İkrar vermek” ve “Musahip olmak” üzere iki yol izlenir. Bu sürekte musahiplik şart koşulmaz. İkrar vermek şarttır.

 

Görüldüğü gibi günümüzde, Alevi-Bektaşi inancında genel hatlarıyla karşımıza üç kol, dolayısıyla üç sürek çıkmaktadır. Bu üç koldan Babağan kolu, Yol’a girişte geleneksel Alevi-Bektaşi süreğini uygulamamış kendi uyarladıkları süreği uygulamışlardır. Çelebiler süreği de değişen toplumsal koşullara göre musahiplik kurumunun devam etmesinde yaşanan sıkıntılar karşısında, “İkrar” yöntemini uygulamaya başlamış. Böylece talipler tek başına da Yol’a girerek, yıllık görgü ve sorgudan geçmeye devam etmektedirler.

 

Dedegan ocaklarının günümüzde hâlâ “Musahipliği” yola girmekte şart koşması, bu süreğin devam etmesinde ciddi sorunlar yaratmaktadır. Musahipliğin günümüz koşullarında uygulanmasında yaşanan zorluklardan dolayı, birçok ocak talipleri yıllık görgü ve sorgudan geçmedikleri için Yol’dan uzaklaşmış, Yol’u unutmak zorunda kalmış. Dolayısıyla çocuklarına da bu inancı aktaramamışlardır.

 

Dedegan ocaklarında, dolayısıyla geniş Alevi-Bektaşi-Kızılbaş tabanda yaşanan bu sorun günümüzde çözüme kavuşmaz ise Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancında asimilasyon, yok oluş her geçen gün artarak devam edecektir.

 

Bölünme Sürek Değil

 

Bugün dedegan ocak temsilcileri, dernek yöneticileri, aydınlar, sanatçılar kısacası eli kalem tutan canlarımızın çoğu, Alevi-Bektaşi- Kızılbaş toplumunun yaşadığı gerçek sorunların çözümü için çaba sarf etmeyi bırakmışlar, toplumu parçalayacak teoriler üretmekle uğraşıyorlar. Sadece teori üretmiyor, bulundukları kurumları da işlevsiz hale getiriyorlar.

 

Başta ifade etmiştik, Alevi-Bektaşi-Kızılbaş toplumu inancını “İkrar” üzerine inşa etmiştir diye. Yol’a ikrarda koşulan şart, çağın koşullarına uymuyorsa bunda diretmenin bir faydası olmaz. Önemli olan yola talip olanların ikrar vermesidir, ikrarı hangi yolla, yöntemle verdiği değil.

 

Yukarıda bahsettiğimiz “Çelebi Süreği nde musahiplik şart koşulmadığı için bu sorun daha az yaşanmaktadır. Kişinin sadece kendi özünden sorumlu tutulduğu İkrar verme” usulünün de uygulandığı bu sürek, diğer ocaklarımız tarafından incelenmelidir.

 

Hünkâr Dergâhına bağlı talipler, yani “Çelebi Süreği talipleri, köy, kasaba, şehir bulundukları her ortamda “İkrar ve Görgü Cemleri”ni düzenli bir şekilde yapıyor olmaları bu nedenledir. Bunu söylediğimde “Ne oluyor, bunlar bizi tek tipleştirmek mi istiyor” tarzında itiraz seslerinin yükseleceğini biliyorum. İtiraz edecek canlar, hemen itiraz etmeden, önyargılardan uzak biraz düşünsünler.

 

Günümüzde Alevi-Bektaşi-Kızılbaş toplumunun ihtiyaçlarına yanıt vermede bu uygulama uygun mu, değil mi? Bunun yanıtını verelim.

 

Aşk olsun gönüllerini birleyen canlara...

 

                                                          -  Makaleler  -